Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
En iyi yollayıcılar
Posedon
Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Vote_lcapSağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Bar3Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Vote_rcap 
SoaRingEagLe*
Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Vote_lcapSağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Bar3Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Vote_rcap 
FG || Admin
Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Vote_lcapSağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Bar3Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Vote_rcap 
BeLa
Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Vote_lcapSağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Bar3Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Vote_rcap 
ayaz18
Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Vote_lcapSağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Bar3Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Vote_rcap 
En son konular
» http://uploaded.to/file/g5s6o7
Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyÇarş. Ara. 23, 2009 11:21 am tarafından FG || Admin

» // SoaRingEagLe // Moderatör Alım Form'u //
Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Kas. 01, 2009 4:17 pm tarafından FG || Admin

» Bilgisayar Terimleri..
Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Kas. 01, 2009 4:16 pm tarafından FG || Admin

» Sitemizi Nasıl Buldunuz..
Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 25, 2009 4:43 pm tarafından BeLa

» İstek&Şikayet Bölümü
Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 25, 2009 2:25 pm tarafından FG || Admin

» Windows Live Messenger 2009
Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 25, 2009 12:04 pm tarafından BeLa

» Sarısın Fıkrası
Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 25, 2009 12:01 pm tarafından BeLa

» FrmGüneş yarışma Bölümü
Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 25, 2009 11:31 am tarafından BeLa

» Photoshop Masteri Alınacak
Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 25, 2009 11:25 am tarafından FG || Admin


 

 Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler

Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6  Sonraki
YazarMesaj
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Empty
MesajKonu: Geri: Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler   Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 11, 2009 4:48 pm

Depresyon kadınlarda daha sık görülüyor

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Psikiyatri Bölümü Öğretim Üyesi Doç.
Dr. Hatice Güz, depresyonun kendine özgü belirtileri olan, çok iyi
tanımlanmış ciddi ve ciddiye alınması gereken bir hastalık olduğunu
söyledi.

OMÜ Şehir Polikliniği'nde 'Hasta Bilgilendirme Seminerleri'
çerçevesinde düzenlenen toplantıda Doç. Dr. Hatice Güz, "Depresyon"
konulu bir sunum yaptı. Depresyonun belirtileri hakkında bilgi veren
Doç. Dr. Hatice Güz, "Kendinizi, bir süredir hemen her gün, yaklaşık
gün boyu süren bir biçimde üzgün, kederli, morali bozuk, mutsuz,
dertli, çaresiz, sıkıntılı, zavallı, neşesiz, sinirli, çökkün,
boşluktaymış gibi tanımlıyor ve hissediyorsanız, eskiden zevk aldığınız
etkinliklerin çoğuna karşı ilginizde azalma varsa veya artık bunlardan
eskisi gibi zevk almıyorsanız, iştahınızda azalma veya artma varsa ve
istemediğiniz halde kilo veriyor veya alıyorsanız, hemen her gün
uykusuzluk çekiyorsanız ya da aşırı uyuyorsanız, uykuya dalmakta güçlük
çekiyor veya sabahları istemediğiniz halde erken uyanıyor yahut gece
sık sık uyanıyorsanız, eskiye göre çok daha uzun süre uyumanıza rağmen
kendinizi yorgun hissediyorsanız, hemen her gün yakınlarınızın da fark
ettiği şekilde konuşmanızda, düşüncelerinizde ve davranışlarınızda bir
yavaşlamadan yakınıyorsanız, karar vermekte, etkinliklere başlamakta ve
sürdürmekte güçlük çekiyorsanız, yorgunluk, bitkinlik ve enerji
kaybınız olduğunu hissediyorsanız, cinsel isteğiniz azalmışsa,
bedeninizde nedeni bulunamayan ağrılar, nefes darlığı, yorgunluk, baş
dönmesi, mide ve bağırsaklarda gaz, ishal-kabızlık dönemleri gibi
yakınmalarınız varsa, değersizlik, kendini beğenmeme veya küçük görme,
kendini kınama, suçlama ya da suçluluk duyguları sizi rahatsız
ediyorsa, düşüncelerinizi belli bir konuya yoğunlaştırmakta güçlük
çekiyor veya zihninizin karmakarışık olduğunu hissediyorsanız, en basit
konuda bile karar vermekte güçlük çekiyorsanız, yineleyen biçimde
'ölsem de kurtulsam' diye düşünüyorsanız veya aklınıza intihar
düşünceleri takılıyor ya da intihar planları yapıyorsanız,
depresyondasınız" dedi.

Depresyonun kendine özgü belirtileri olan, çok iyi tanımlanmış ciddi ve
ciddiye alınması gereken bir hastalık olduğuna işaret eden Doç. Dr.
Güz, "Bu hastalık bir halsizlik, kendi kendinize çözebileceğiniz bir
sorun olmayıp, biyolojik temelleri olan ve tıbbi olarak tedavi edilmesi
gereken bir hastalıktır. Öncelikle kişinin kendine saygısının azalması,
aşırı yorgunluk, kendini suçlayıcı biçimde eleştirme ve uyku
bozuklukları ilk belirtilerdendir. Sonrasında kişi hiçbir işe
yaramadığı, hatta yaşamaya
değmeyeceği düşüncesi ile intihar düşüncesine kadar varabilir. Genel
klinik tıpta, depresyon en yaygın ruhsal bozukluktur. Ayaktan izlenen
hastaların yüzde 12-36'sı ile, yatarak tedavi gören hastaların yüzde
30-58'inde depresif belirtilerin geliştiği saptanmıştır" diye konuştu.

Depresyonun kadınlarda erkeklere göre daha sık görüldüğüne dikkat çeken Doç. Dr. Hatice Güz, şöyle devam etti:

"Depresyon, tedaviye çok iyi yanıt veren ve sonunda tam olarak
iyileşebilen bir hastalıktır. Depresif yakınmalarınız varsa kendiniz,
çevreniz ve geleceğiniz için bir psikiyatra başvurun, hastalanma ve
yardım isteme hakkınızı kullanın. Umutsuzluk hastalığın kendisi
olduğunda, umutsuzluğunuzu paylaşmak iyiliğe giden yolun ilk adımı
olacaktır."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Empty
MesajKonu: Geri: Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler   Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 11, 2009 4:48 pm

Bakanlıktan ‘sağlıklı beslenme serisi’

ANKARA - Bilgi serisinde diyabet, kalp-damar hastalığı, gebelik ve
kronik böbrek yetmezliği durumlarında ve ilköğretim öğrencileri ve
yaşlılara yönelik beslenme önerileri yer alıyor.
Sağlık Bakanlığı Beslenme ve Fiziksel Aktiviteler Daire Başkanlığı
Toplum Beslenmesi ve Beslenmeyle İlişkili Hastalıklar Şubesinin
Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü ve Başkent
Üniversitesi ile birlikte hazırladığı seri 20 kitapçıktan oluşuyor.

Sağlık kurum ve kuruluşlarının yanı sıra konuyla ilgili birimlere
gönderilecek kitapçıklarla toplumda yeterli ve dengeli beslenme
alışkanlıklarının geliştirilmesi, yanlış ve olumsuz beslenme
alışkanlıklarının ortadan kaldırılması, besinlerin sağlığı bozucu
duruma gelmesinin önlenmesi ve besin kaynaklarının daha etkin ve
ekonomik kullanımının sağlanması hedefleniyor.

Beslenme bilgi serisinde yer alan kitapçıklar şöyle:
Diyabet ve Beslenme
Kalp-Damar Hastalıklarında Beslenme,
Sporcu beslenmesi,
Gebelik ve Emziklilikte Beslenme,
Kronik Böbrek Yetmezliği ve Beslenme,
Kanser ve Beslenme,
Kalsiyum, D Vitamini ve Osteoporoz,
Besin Zehirlenmeleri, Nedenleri, Korunma Yolları,
Sularla İlişkili Hastalıklar,
Yaşlılık ve Beslenme,
Vitaminler, Mineraller ve Sağlığımız,
İlköğretim Çocukları İçin Sağlıklı Beslenme,
İlköğretim Çocukları İçin Gıda Hijyeni El Kitabı,
Besin Güvenliği,
Şişmanlık,
Besin Alerjileri,
Beslenme, Gıda ve Su Konusunda Sık Sorulan Sorular ve Cevaplar-1,
Beslenme Gıda ve Su Konusunda Sık Sorulan Sorular ve Cevaplar-2,
Beslenmede Sütün Önemi,
Ergenlerde Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Yaşam.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Empty
MesajKonu: Geri: Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler   Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 11, 2009 4:49 pm

Sigarasız bir yaşam da mümkün!

Kendi kendine yardım: Herkes sağlığını korumak için kendince yöntemler
geliştirmeli. Kendi kendine yardım, sigarayı bırakma motivasyonu ve
inancı için çok önemli bir aşama. Sigaranın yarattığı sağlık risklerini
ortadan kaldırmak için düzenli olarak egzersiz yapmalı, yeterince
uyumalı ve olabildiğince stresi hayatınızdan uzak tutmalısınız.


Grup tedavi: Grupla tedavi, profesyonel kişilerden destek alarak
sigarayı bırakmayı ifade ediyor. Böyle bir yöntemi benimsiyoranız,
terapiye katılan kişilerle aynı ortamda bulunarak toplantılara
katılabilirsiniz. Üstelik terapiye katılan ve sigarayı bırakmayı
başarmış kişilerin, fiziksel ve ruhsal değişikliklerine dair
anlattıkları sizlere moral ve motivasyon kaynağı olacaktır. En az 2
hafta süren bu terapilerin faydasını göreceğinize emin olabilirsiniz.
Davranış terapisi: Bu terapisinde sigara tiryakileri neden ve hangi
durumlar karşısında sigara içtiklerinin analizini yapıyor. Bunun
ardından karşıt stratejiler oluşturulur ve etkileyici faktörler
köreltilir. Davranış terapileri tek veya gruplar halinde yürütülebilir.
Bir anda bırakma: Sigarayı bırakmada en sık kullanılan metot! Bırakmaya
karar verdikten sonra azaltma yoluna gitmeden birdenbire ve kesin
olarak bırakmak en etkili yöntemdir. Bir-iki gün zorluk çektikten ve
nikotin miktarının vücutta azalmasından dolayı bazı semptomlar görülür.
Ancak bu semptomlar bir iki gün içinde geçer.
Nikotini dengelemek: Bir anda bırakmanın tam tersi olarak sigara
sayısının azaltılması ve daha sonra sıfırlanması yoluna gidilir. Belli
bir zaman dilimi esas alınarak, vücuttaki nikotin miktarı giderek
azaltılır.
Bu metotu uygulamanın bazı yolları vardır.
İçtiğiniz sigara sayısını günden güne azaltın.
İçtiğiniz sigaranın markasını değiştirerek daha hafif sigaralara geçin.
Sigarayı içinize daha az çekmeye çalışın.
Akupunktur: Akupunktur, geleneksel bir Çin tedavi yöntemi olarak
yıllardır Uzakdoğu'da uygulanmaktadır. Vücut dengesinin yeniden
oluşturulması için vücutta bazı özel noktaların uyarılması yoluyla
yapılan bilimsel bir tedavi yöntemidir. Nikotin bağımlıları için kulağa
üç yada dört iğne yerleştirilir, vücudun geri kalan kısımlarına ise beş
ya da sekiz adet iğne yerleştirilip 30 dakika bekletilir. Akupunktur
yöntemi kişinin sigara isteğini ve bununla birlikte huzursuzluğunu,
sinirliliğini, yemek yeme isteğini en aza indirmeyi amaçlar.
Hipnoz: Hipnoz da sigarayı bırakmak isteyenlere uygulanan bir diğer
yöntemdir. Transa geçen tiryakilere uyku halinde çeşitli telkinlerde
bulunulup, öneriler yapılır. Olumlu ve olumsuz resimler gösterilip
psikolojik yönden sigaranın zararları konusunda beyne veriler işlenmeye
çalışılır. Öneri yönteminin amacı, bilinçsiz akli bağlantıları olan ve
etkilenen bireye yeni ve bilinçli fikirler aşılamaktır. Örnek olarak;
“sigara insanı gevşetip, rahatlatır” düşüncesi yerine “sigara hastalık
ve rahatsızlık demektir” fikri aşılanır.
Nikotin takviyesi: Sigarayı bırakma denemelerinin ilk haftalarında
vücut değişik tepkiler verir. En belirgin belirtiler arasında aniden
sinirlenme, kalp çarpıntısı, sindirim rahatsızlıkları ve eksik olan
nikotini tekrar yerine koyma dürtüleridir. Burada çeşitli ürünlerle
nikotin takviyesi yapılmaya çalışılır; örneğin nikotin bandı, nikotinli
sakız veya nikotin spreyi gibi. Bu ürünler sayesinde vücudun içine
girdiği nikotin krizi bastırılmaya çalışılır. Uzmanlar sigarayı
bırakanlara herhangi bir kriz durumu için yaklaşık bir yıl kadar
nikotin bandını yanlarında bulundurmalarını tavsiye ediyor.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Empty
MesajKonu: Geri: Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler   Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 11, 2009 4:49 pm

Çimento yöntemi kemik ağrılarını ortadan kaldırıyor

Omurgasındaki ve kemiklerindeki ağrılardan şikayetçi olanların imdadına
artık 'çimento yöntemi' yetişiyor. Kemiklere iğne aracılığıyla enjekte
edilen çimento, kanserden kaynaklanan ağrılara da iyi geliyor. Üstelik
bu işlem sadece beş dakika sürüyor..
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirurji Anabilim Dalı
Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kemal Yücesoy, Türkiye'de yeni uygulanmaya
başlanan çimento tedavisiyle ilgili sorularımızı yanıtladı:

* Omurgaya çimento uygulaması ne anlama geliyor?
Bizim çimento ya da 'metin metakrilat' dediğimiz bir madde var. Bu
madde, bugüne kadar kalça veya dizdeki eklem ameliyatlarında ve beyin
cerrahisinde kafatasının yeniden onarılmasında kullanılıyordu. Son
yıllarda omurgada da kullanmaya başladık. Önce Fransa'da kullanıldı,
ardından Amerika'da kanserli hastalarda tatbik edildi. Şimdi artık
Türkiye'de de kullanılıyor.

RİSK ORANI YÜZDE BİR

* Bu yöntem nasıl uygulanıyor?
Çimento uygulaması toplam beş dakika sürüyor. Bu uygulamaya 'Vertebro
Plasti' deniliyor. İşlem, ameliyathane koşullarında yapılıyor. Seyyar
röntgen cihazı eşliğinde kırık omurgayı görerek, içine bir iğne ile
giriyoruz. Bu iğnenin içinden sıvı halindeki çimentoyu omurların içine
enjekte ediyoruz. Verdiğimiz miktarı ve verdiğimiz sıvının nerelere
gittiğini, seyyar röntgen aletinden kontrol ediyoruz. Kırık kemiğin
içine verdiğimiz sıvının kırık aralarından sağa sola sızma riski var.
Ön tarafa doğru sızarsa, bir problem yaratmıyor. Ancak özellikle sırt
bölgesinde omuriliğe doğru bir kaçak olursa, omuriliğe basarak
sertleşme dönemindeki yüksek ısı nedeniyle felçlere neden olabiliyor.
Bu, yüzde birlik bir risk. Ancak işlemden en geç beş dakika sonra
müdahale edilip sızan sıvı temizlenirse, bu risk tamamen ortadan
kalkıyor. Bu yüzden işlemi ameliyathane koşullarında gerçekleştirmek
şart. Bu işlemden sonra hastayı servise yolluyor, yarım saat içinde de
ayağa kaldırıyoruz. Gün içinde kontrol filmlerini çektikten sonra ise
evine yolluyoruz. Belki yüzde birlik bir felç riski var ama ileri
yaşlardaki kanser hastalarında açık ameliyatın risklerini düşünürsek,
bunun çok kolay gözardı edilebilecek bir risk oranı olduğunu
anlayabiliriz. 70-80 yaşında bir hastaya açık omurga ameliyatı
yaptığınızda, hastayı kaybetme riski anestezinin ve ameliyatın
getirdiği ek komplikasyonlara bağlı olarak yaklaşık yüzde 20'dir.
Ayrıca bu yöntem, açık ameliyatın 30'da hatta 40'ta biri bir paraya mal
olmaktadır. Yani daha ekonomiktir.

SONUÇ YÜZ GÜLDÜRÜYOR

* Hemen sonuç alınıyor mu?
Sonuç çok yüz güldürücü. Burada hedeflenen sonuç ağrının giderilmesi ve
hastanın hareketlendirilebilmesidir. Ameliyat masasından kalktıktan
itibaren hastanın ağrısı geçiyor. Hasta bağıra bağıra yattığı ameliyat
masasından yürüyerek ayrılıyor.

* Bu işlem sadece yaşlılara mı uygulanıyor?
Bu, kazalara bağlı olarak oluşan kırıklarda da uygulanabilir bir
yöntem. Eğer omuriliğe baskı yoksa, yine aynı şekilde bir iğne ile
ciltten girilip omurganın içinde bir balon şişiriliyor ve balonun
açtığı boşluk yani çöken omurga dolduruluyor. Bu çökme uzun yıllar
sonra bir şekil bozukluğu yapabilir, İşlemle bunun önüne geçiliyor.
Balon pahalı olduğu için yaşlılarda bu yöntemi çok tercih etmiyoruz.

HASTA ACI ÇEKMİYOR

* İşlem yapılırken ne kadar çimento kullanıyorsunuz?
Kemik erimeli hastalara genellikle bir ay korse veriyoruz. Bunun sebebi
dondurulmuş kemiğin normalden daha sert olması ve komşu kemikleri kırma
riskinin bulunması. Eğer zaman içinde komşu kemikte ya da başka bir
kemikte bir problem olursa, işlemi tekrar yapma şansımız var. Bu yöntem
boyna, sırta, bele ve bütün omurgalara uygulanabiliyor. Boyna genelde
iki, sırta üç bele ise dört cc sıvı vermek yeterli.

* Bu ilaç tatbik edilirken hasta acı çekiyor mu?
İlaç, lokal anestezi ile veriliyor. Hastalar yan yatar pozisyonda
oluyor. İlacı hastayı rahatlatarak verdiğimiz için çok fazla acı
çekilmiyor.

* Hastanın başka bir hastalığı varsa, tedavi sırasında ona bu maddeden verilebiliyor mu?
Kişi kanser tedavisi görüyorsa ve kendisine radyoterapi yapılıyorsa, bu
ilaç ona belirli aralıklarla verilebiliyor. Bu noktada çok bilinçli
davranmak gerekiyor çünkü verilen ilaçlar kanama riskini
arttırabiliyor. Ancak vücuda sıvı yani ilaç girişi bir iğne
aracılığıyla yapıldığı için ilacın enjeksiyonu risk teşkil etmiyor.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Empty
MesajKonu: Geri: Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler   Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 11, 2009 4:49 pm

Kanserli hastaların tedavisine katkısı var

İleri yaştaki hastalarda ortaya çıkan kemik erimesine bağlı kırıklar ve
kanserli hastalarda tümörün yayılmasına bağlı olarak ortaya çıkan
kırıklar, omurga ile uğraşan tüm hekimler için büyük problemdir. Bunlar
çok ağrılı hastalardır. Onlara yapılacak ameliyatın açık ve büyük
olması gerekir. Ameliyat büyük risk taşır. Bu hastalarda yaşın veya
kanser hastalığının getirdiği ek riskler de vardır. O yüzden bu
hastalarla ilgili bu tip kırıklarda, sadece lokal anestezi ile ciltten
bir iğne ile omurganın içine girilmesi ve omurganın içine enjekte
edilen sıvı çimentonun donması sonucunda, tıpkı diş dolgusu gibi
omurganın çok sağlam bir yapıya kavuşması sağlanıyor. Günümüzde kanser
tedavisinde geçmişe nazaran çok daha iyi sonuçlar elde ediliyor. Kanser
hastalarının yaşama süreleri artıyor ancak kemik ağrıları çok canlarını
yakıyor. Çimento yöntemi, omurga ağrılarının neredeyse tamamen yok
olmasını sağlıyor. Bu yöntemde ilaç sıvı şeklinde veriliyor ve kemiğin
içinde sertleşirken yüksek ısılara ulaşıyor. Bu yüksek ısı da kanserli
bölgelerin lokal kontrolünü sağlıyor. Kanser metastasları yani
yayılmalarında ve hemanjiyonlarda yani anormal damar genişlemelerinde,
çimento yöntemi çok sık kullanıyoruz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Empty
MesajKonu: Geri: Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler   Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 11, 2009 4:49 pm

Masa başı işi yapanlar için duruş önerileri

Türk Böbrek Vakfı Hizmet Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon
Bölümü'nden Uzman Dr. Suna Mahmuti Roylas, işleri gereği ofiste uzun
süre oturarak çalışanlara ve bilgisayar kullananlara önerilerde bulundu:
* Sırt kambur, boyun öne doğru eğik vaziyette çalışmak yerine sırt dik,
omuzlar geride, baş normal pozisyonda oturma alışkanlığını edinin.
Kendinizi gevşek bırakmaya çalışın.
* Oturulan koltuk mutlaka beli ve sırtı desteklemelidir. Ayrıca beli destekleyen ortopedik yastıklar kullanın.
* Masadan uzakta durmayın. Yüksek sandalye nedeniyle masaya eğilmek
zorunda kalmak yerine sandalyenizin boyunu masaya yaklaştırın. Masanın
kenarının midenizin seviyesinde olmasını sağlayın.
* Bilgisayar ekranının çapraz durması nedeniyle sürekli aynı tarafa
bakmak zorunda kalmak, son derece tehlikelidir. Klavye ve bilgisayar
ekranını başınız ile paralel hale getirin.
* Masada oturma süreniz yarım saati geçmesin. Omurganızı esnetmeyin. Boyun ve sırt gevşetme egzersizleri yapın.
* Telefonla sık sık konuşan insanların telefon kulaklığını baş ile omuz aralığına sıkıştırma alışkanlığını bırakmaları gerekir.
* Çok ağır dosyaları veya objeleri tek seferde taşımaya kalkmayın.
Hiçbir şeyi eğilerek kaldırmayın. Belinizin dik olmasına dikkat edin.
* Aşırı gerginlik ve stresten uzak durmaya çalışın. İşyerinizde
gevşemek için hafif müzik dinleyin. Aralıklarla gevşeme ve nefes
egzersizleri yapın.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Empty
MesajKonu: Geri: Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler   Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 11, 2009 4:49 pm

aşlanmaya son mu?

Bilim adamları yaşlandıran geni buldu

18.03.2008 10:25İ nsan vucudunu yaşlandıran “25 anahtar genin” bilim
adamları tarafından keşfedildiği açıklandı. Araştırmacıların bulduğu
bir dizi genin düzenli olarak insan vücüdunu yaşlandırdığı ortaya
çıktı. Bu genlerin yardımıyla çeşitli hastalıkların tedavisinde anahtar
rolü oynayacağı belirtildi. Amerikan Washington Üniversitesi’ndeki bu
araştırma grubunda görev alan Dr. Matt Kaeberlein, araştırmalarını çok
daha genişleterek sürdüreceklerini, sonuçlarını ise bilim dergilerinde
açıklayacaklarını belirtti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Empty
MesajKonu: Geri: Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler   Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 11, 2009 4:49 pm

Seks kadar zevk veren şey

Sadece beynin değil tüm vücudun mutlu hissetmesini sağlıyor.


Alman Müzik bilimcisi Eckart Altenmüller, şarkı söylemenin seks kadar
zevk verdiğini söyledi. Altenmüller, şarkı söylerken mutluluk hormonu
Oxytocin'in aşırı salgılandığını tespit etti. Dr. Altenmüller Oxytocin
hormonunun sadece beyinde değil bütün vücudun mutlu hissetmesine neden
olduğunu tespit etti. Araştırmaya göre müzik dinlerken şarkı söylemek
stres hormonlarının azalmasına ve insanın rahatlamasına neden oluyor.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Empty
MesajKonu: Geri: Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler   Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 11, 2009 4:50 pm

Adet döneminde tatlı krizinin nedeni

Her ay 21-28 günlük dönemler halinde erişkinliğe adım atılan süreç ve
sonrası, her kadının yaşadığı bir dönemdir. Vücudumuz bu sürece
hazırlanırken, biz kadınları belli sıkıntılar bekler. Öncesinde
vücudumuz su tutmaya başlar, şişkinlik, baş ağrısı, gerginlik ve
sivilce gibi sorunlar ortaya çıkar.

Psikolojik kökenlidir
Bizim bilimsel olarak ödem dediğimiz, yalancı kilo diye
adlandırdığımız, adet öncesinde başlayan su tutumu, adet sürecinin
4'üncü gününden itibaren yavaş yavaş çözülür. Bu dönemde metabolizmamız
biraz daha fazla çalışır ki; bu da daha çok enerji ihtiyacını
beraberinde getirir. Biz beslenmemizden karbonhidrat ihtiyacımızı tam
karşılamıyorsak, vücudumuz eksik olan şeyi tamamlamak için sinyal
verecek ve canımız tatlı isteyecektir. Günlük öğünlerinizi 3 ana ve 3
ara öğün şeklinde ayarlarsanız bu sorunu yaşamazsınız. Ayrıca sağlıklı
ve dengeli beslenme de yine tatlı krizlerinin çözümüdür. Geri kalan ise
psikolojik bağımlılıktır. Çünkü tatlı vücuda sakinlik verir ve mutluluk
hormonu salgılatır. Bunu yenmek sizin elinizdedir. Alınabilecek
tedbirler ise şöyle sıralanabilir * Yeterli ve dengeli beslemeye dikkat
edin, ana öğünlerin yanına ufak ara öğünler ekleyin. Örneğin, kuru üzüm
bile olabilir. hem tatlı hem de demir içerir.

* Aşırı tuz tüketmeyin.

* Bol miktarda su için.

* Tatlı tüketmeye yönelmeyin.

* Sinirsel faaliyetlerin düzeni B grubu vitaminler tarafından sağlanır.
Bu noktada sağlıklı beslenme kuralları daha çok önem kazanır. Yani her
besin grubundan, günlük her öğünde almak gerekir.

* Alkol almayın, ödemi artırabilir.

* Demir içeriği yüksek olan gıdaları tüketmeye özen gösterin. Demir
kaynakları; karaciğer, tüm kırmızı etler, yumurta, kuru baklagiller,
pekmez, siyah üzüm (taze ya da kurusu), yeşil yapraklı sebzelerdir ama
en iyi emilim hayvansal kaynaklı besinlerden olur. Demir içeriği yüksek
bir besin tüketirken o öğüne mutlaka C vitamini içeren bir salata,
domates, taze sıkılmış portakal suyu eklemek gerekir.

* Bu dönemdeki tartı artışlarıyla moralinizi bozmayın. "Bu süreçte kilo verilmez" diye birşey söz konusu değildir.

* Mide bulantılarınız oluyorsa yemeklere limonla tat verebilirsiniz.
Yemekler yağ oranını azaltarak, ızgara veya haşlama ya da buğulama
olarak tüketilebilir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Empty
MesajKonu: Geri: Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler   Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 11, 2009 4:50 pm

Saman nezlesini tuzlu suyla ve C vitaminiyle yenin!

Bahar benim için kabus gibi geçiyor. Çiçekler açmaya başlar başlamaz
burnum akıyor ve sürekli hapşırıyorum. Bunların önüne nasıl
geçebilirim? Selin T./İzmir

Yalnız değilsiniz, saman nezlesi özellikle bahar aylarında birçok
kişinin kabusu. 'Mevsimsel alerjik rinit' de denilen bu sorun çim,
ağaç, çiçek veya tohum polenlerinin burunda alerjik bir durum
yaratmasıyla meydana geliyor. Saman nezlesinde; burunda akıntı ve
tıkanıklık oluşuyor. Gözlerin sulanması, yanması, göz altı morlukları,
öksürük ve sık sık hapşırma, saman nezlesinin başlıca belirtileridir.
Bunlara uykusuzluk ve yorgunluk da eklenince, bahar ayları çekilmez
hale gelir.

DOKTORA GİDİN
İş hayatını ve okul performansını bile olumsuz etkileyen saman nezlesi,
daha ciddi sorunlara da yol açabilir. Bazen sinüslerin
iltihaplanmasına, hatta orta kulak enfeksiyonlarına yol açar. Bu
nedenle saman nezleniz olduğunu düşünüyorsanız mutlaka doktora
başvurun. Tam olarak hangi maddelere alerjik olduğunuz cilt ve kan
testleriyle araştırılıp, size uygun tedavi bulunsun. Saman nezlesiniz
varsa burun spreyleri, antihistaminik ilaçlar, burun akıntısını önleyen
dekonjestantlar veya göz damlalarından yararlanabilirsiniz. Bu
tedavileri alerjinizin başlamasını beklemeden uygulamanız, bahar
aylarını daha rahat geçirmenizi sağlar.

KLİMA KULLANMAYIN!
Bu tedaviler işe yaramazsa doktorunuzun önerisiyle alerji iğnelerini de
deneyebilirsiniz. C vitamini, quercetin ve balık yağı gibi destekler de
saman nezlesine iyi geliyor. İlaç tedavisinin yanı sıra,
uygulayabileceğiniz başka önlemler de var. Polen mevsiminde kapı ve
pencereleri kapayıp, çamaşırlarınızı içeri asın. Ev veya arabanızda
klima kullanmanız sizi bu alerjenlerden uzak tutar. Rüzgarlı günlerde
ve polenlerin daha yoğun olduğu sabah saatlerinde dışarı çıkmamaya özen
gösterin. Bu dönemde sigara kullanmamanız da şart! Eğer doğal bir çözüm
arıyorsanız; başınızı bir tarafa doğru yatırmanız ve tuzlu suyu bir
burun deliğinize damlatıp diğerinden akmasına izin vermeniz yeterli
olacaktır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Empty
MesajKonu: Geri: Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler   Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 11, 2009 4:50 pm

'Altın günleri' kalbe zarar veriyor

Hamurişi tüketimi kilodan hipertansiyona, kalp hastalıklarından
ortopedik sorunlara çeşitli hastalıklara davetiye çıkarıyor. Memorial
Hastanesi Kardiyoloji Bölümü'nden Doç. Dr. Kani Gemici, kadınlar
arasında düzenlenen 'altın günleri'nde çok fazla hamurişi tüketildiğine
dikkat çekti: "Kurabiyelerin yendiği, tariflerin alındığı ve
sohbetlerin edildiği 'altın günleri' kalp sağlığını olumsuz etkiliyor.
Hanımlar böyle günlerde birbirlerine meyve ikram etsin. Çay ve kahve
içip, çerez yesinler. Böylece hem zahmetten kurtulurlar, hem de
kendilerini zehirlememiş olurlar." Doç. Dr. Gemici, kadınların
kendilerine hemcinsleriyle biraraya gelip yemek yemekten daha yararlı
alışkanlıklar edinmeleri gerektiğini de söyledi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Empty
MesajKonu: Geri: Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler   Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 11, 2009 4:50 pm

Sigara tansiyonu felce çeviriyor

Yüksek tansiyon hastalarının sigara içmesinin, bu tür bir sağlık
problemi olmayanlara göre 10 kat daha riskli olduğu açıklandı. Sigara,
yüksek tansiyon nedeniyle zayıflayan beyin damarlarına büyük zarar
veriyor. Yüksek tansiyon ve sigara kullanımı, kalp hastalığı riskini de
arttırıyor. Konuyla ilgili araştırmalar, sigara içen yüksek tansiyon
hastalarında felç riskinin, sigara içmeyen kişilere göre çok daha
yüksek olduğunu gözler önüne seriyor. Felç, beyindeki damarlardan
birinin yırtılması ve sızıntı yapması sonucu ortaya çıkıyor. Sigara da
bu durumu tetikliyor. Prof. Dr. Koshi Nakamura, tiryakileri sigarayı
bırakmaları ve tansiyonlarını kontrol altında tutmaları konusunda
uyarıyor. Prof. Nakamura, zayıflayan kan damarlarının yırtıldığını ve
kanamalara yol açtığını söylüyor.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Empty
MesajKonu: Geri: Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler   Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 11, 2009 4:50 pm

Alerji mevsimi açıldı Ne yapmalı?

Alerji sorunu olanlar kır, çayır ve orman gibi polen yükü fazla alanlardan uzak kalmalı.

Karadeniz Teknik Üniversitesi�nden Prof. Dr. Tevfik Özlü, mevsimsel
alerjinin en sık rastlanan nedeninin polenler olduğunu, bahar aylarında
polenlere bağlı alerjik sorunları olanların bazı tedbirler alması
gerektiğini söyledi. Özlü şu uyarıları yaptı: �Alerji sorunu olanlar
kır, çayır ve orman gibi polen yükü fazla alanlardan uzak kalmalı.
Özellikle sabah vakti ve rüzgârlı havalarda evde kalmalı, pencere ve
kapıları kapalı tutmalı, çamaşırları ev içinde kurutmalı, dışarıdan
içeriye gelince giysileri değiştirip duş almalıdırlar.�
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Empty
MesajKonu: Geri: Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler   Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 11, 2009 4:51 pm

Kanserli çocuklar için "Aile Evi" projesi

Kanserli Çocuklara Umut Vakfı, kanser tedavisi için İstanbul dışından
gelen çocukların aileleri ile birlikte kalabileceği �Aile Evi�
projesini hayata geçirmeye hazırlanıyor.

Proje kapsamında çocuklara aile sıcaklığı ile birlikte poliklinik
hizmetinin verilmesi de amaçlanıyor. İstanbul Üniversitesi Tıp
Fakültesi Çocuk Kliniği Hematoloji- Onkoloji Servisi�nde, çocukları
tedavi gören aileler ve doktorların bir araya gelmesiyle kurulan
Kanserli Çocuklara Umut Vakfı (KAÇUV) önemli bir projeye daha imza
atıyor. Tedavi için İstanbul dışından gelen hasta çocuklar ve
ailelerinin tedavi süresince konaklayabilecekleri �Aile Evi� projesi
hayata geçiriliyor. Aile Evi�nden kanser tedavisi gören çocuklar ve
aileleri cüzi bir miktar karşılığında yararlanabilecek. Kanser hastası
çocuklara poliklinik hizmetinin verilebileceği Aile Evi�nde, kanser
şüphesi bulunan çocuklara da erken tanı olanağının sağlanması
amaçlanıyor. Aile Evi projesi ile ilgili bir değerlendirme yapan
Kanserli Çocuklara Umut Vakfı Başkanı Prof. Dr. İnci YILDIZ �Şehir
dışından çocuklarını tedavi için İstanbul�a getiren bir çok ailenin
yaşadığı zorluklara tanıklık ediyoruz. Çocuklarının tedavi sürecinde
maddi ve manevi olarak sıkıntılı günler geçiren ailelere bu proje ile
yuva sıcaklığını yaşatmayı ve bir nebze de olsa hayatlarını
kolaylaştırmayı hedefliyoruz� dedi. Prof. Dr.İnci YILDIZ �Kanserli
çocuklarımıza umut olmak ve projenin bir an önce hayata geçirilmesi
amacıyla yardımseverlerin ve kurumların desteğini bekliyoruz� dedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Empty
MesajKonu: Geri: Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler   Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 11, 2009 4:51 pm

Kemerinizi Çok Sıkmayın

Erciyes Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ömer Özbakır,
mideyle yemek borusu arasında bulunan ve normalde sadece yutma
esnasında açılarak, gıdaların mideye geçmesini sağlayan kapak
sisteminin, mide asit sıvısının yemek borusuna kaçmasını da
engellediğini belirtiyor.


Korse sakıncalı

Özbakır ‘’Kemerin çok sıkı bağlanması ya da korse
giyilmesi sonucu bu fonksiyonun bozulması halinde mide asit sıvısı,
yemek borusunun içine doğru kaçar. Bu kaçağa reflü adı verilir.


Reflü atakları

Normal bireylerde de kısa süreli, yemek borusunda hasara yol açmayan reflü atakları olur.

Yemek borusuna kaçan mide içeriği rahatsızlıklara
veya yemek borusunda hasara ya da her ikisine birden yol açarsa, bu
durumda ‘gastroözofageal reflü’ hastalığından söz edilir'’ diyor.

Hastalığın en önemli belirtisi göğüs kemiğinin arkasından bazen boğaza kadar çıkan yanma hissi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Empty
MesajKonu: Geri: Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler   Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 11, 2009 4:51 pm

Hasta Güvenliği Kongresi sona erdi

Alanında �Dünyanın en geniş katılımlı kongre-si� olma niteliğini taşıyan 2. Uluslararası Hasta Güvenliği Kongresi sona erdi.

�Hasta Güvenliği için Küresel Bilgi Paylaşımı� temasıyla 65 ülkeden 70
konuşmacı ve Bin�e yakın katılımcıya evsahipliği yapan kongrede hasta
güvenliği için dünyadaki en iyi uygulamalar paylaşıldı. 2. Uluslararası
Hasta Güvenliği Kongresi�nin hasta güvenliği alanında en üst düzey
bilgiye sahip olan organizasyon ve kişiler ile bu bilgiye ihtiyacı
olduğu halde kaynakları yetersiz olduğu için, bilgiye ulaşamayanları
bir araya getirdiğini vurgulayan Hasta Güvenliği Derneği Yönetim Kurulu
Başkanı Dr. Mustafa Bulun, �Bu kongrede, hasta güvenliği için çok
önemli gelişmelere imza atıldı� dedi. Dr. Bulun, Sağlık hizmetlerinde
kalitenin temel belirleyicilerinin hasta güvenliği ve kanıta dayalı
hizmet sunabilmek olduğu görüşünün tüm dünyada kabul edildiğine
değinerek, �Çeşitli ülkelerde kurulmuş olan vakıf, dernek, enstitü vb
çok sayıda organizasyon bu konuda önemli bir çaba içindedir.
Derneği-miz, bu gerçekle bu yılki ana konuyu �Hasta Güvenliği için
Küresel Bilgi Paylaşımı� olarak belirlemiştir� diye konuştu. CEO Forum
Kongrenin sonunda hasta güvenliğinde en önemli konulardan biri olan
liderlikle ilgili bir forum gerçekleştirildi. Hasta güvenliği alanında
yöneticilerin neler yapabileceği konusunda etkileşimli foruma, sağlık
kuruluşlarının üst düzey yöneticileri ile sağlık hizmetlerinin ülke ve
bölge yöneticilerinden birçok CEO katıldı. Rakamlarla Dünyada Hasta
Güvenliği Yapılan uluslararası çalışmalarda tıbbi hataların yüzde 98�i
kişiden değil, sistemden kaynaklanan önlenebilir hatalar olduğu
görülüyor. ABD�de 2005 yılında yapılan bir çalışmaya göre her yıl 225
bin kişi tıbbi hatalardan dolayı ölüyor. Tıbbi hatalar, sıralamada 3.
Ölüm nedeni arasında yer alıyor. ABD�de tıbbi hataların toplam maliyeti
yıllık 30 milyar dolar. İngiltere�de ise her yıl 850 bin kişi tıbbi
hatalardan dolayı mağdur oluyor. 2. Uluslararası Hasta Güvenliği
Kongresi Hakkında 2. Uluslararası Hasta Güvenliği Kongresi, dünyanın
önde gelen sağlık kuruluşlarından WAPS, JCI, GS1, AvMA, HTAi, p4ps,
IHF, NASS, IRAHTA, IFIC, IAPO, ISQua, EHTEl, IHTSDO, Ukrayna ve Polonya
Hasta Güvenliği Dernekleri, Türk Kızılayı, Kanıta Dayalı Tıp Derneği,
Türk İnovasyon Derneği, Türk Havacılık Tıbbı Derneği ve Tıp Hukuku
Derneği, Adli Bilimciler Derneği, Türk Yoğun Bakım Derneği, Türk İç
hastalıkları Uzmanlık Derneği, Sağlık Kalite Derneği ve Türkiye Kan
Merkezleri ve Transfüzyon Derneği gibi çok sayıda uluslararası ve
ulusal kuruluş tarafından desteklendi. Kongreye, aralarında Andrew
Dillon (NICE Başkanı), Mary Herald (JCI Başkanı), Michel van der Hijden
(GS1, Sağlık Hizmetleri Başkanı), Helen Hughes (WHO, Hasta Güvenliği
Londra Ofisi Başkanı), Laura Sampietro-Colom, HTAi Başkan Yardımcısı),
Ibrahim A. Al-Abdulhadi (IHF Başkanı) gibi alanında dünyanın sayılı
ororitelerinin de bulunduğu 100�den fazla uluslararası konuşmacı
katıldı. Kongre 25-29 Mart tarihleri arasında gerçekleştirildi.

Kongrede ele alınan temel başlıklar;  Hasta güvenliği ve ekip çalışması
 Hasta güvenliği ve kanıta dayalı tıp
 Kalite geliştirme teknikleri, kalite ölçüm ve değerlendirmesi
 Oluşmuş hata ve hata ihtimallerinin raporlanması
 Dünyanın farklı yerlerindeki hasta güvenliği organizasyonları
 Hasta güvenliği kampanyaları ve ülke örnekleri
 Hasta güvenliğinde medyanın rolü
 Hasta güvenliğine tüketici katkısı (Hasta güvenliği ve Hastalar)
 Tıbbi hatanın ifadesi ve özrün rolü
 Hasta güvenliğinde araştırmanın rolü hasta güvenliği�nde sistem ve alt yapı güçlükleri
 Bilgi teknolojisi ve İnovasyon
 İlaç ve Tıbbi cihaz güvenliği
 Kan güvenliği Hasta Güvenliği Derneği Hakkında Ölüm nedenleri
arasında üçüncü sırada yer alan tıbbi hataların önlenmesi konusunda
çalışmalar yapmak amacıyla 2006 yılında kurulan Hasta Güvenliği
Derneği, �Önce Zarar Verme� sloganıyla hareket etmektedir. Dernek,
Türkiye�de Hasta Güvenliği konusu odaklı çalışan ilk ve tek
organizasyondur. Çeşitli uluslararası toplantılarda ülkemizi hasta
güvenliği alanında temsil eden dernek, 1. Uluslararası Hasta Güvenliği
Kongresi�ni 26-30 Mart 2007 tarihinde gerçekleştirmiştir. Türkiye�de
hasta güvenliği alanında dönüm noktası olan 1. Uluslararası Hasta
Güvenliği Kongresi�nde 500�den fazla ulusal, 30�dan fazla uluslararası
katılımcı biraraya gelmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Empty
MesajKonu: Geri: Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler   Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 11, 2009 4:51 pm

En çok antibiyotik tüketiyoruz

Türkiye�de, geçen yıl yüzde 16.2�lik oranla en fazla tüketilen ilaç grubunun antibiyotikler olduğu bildirildi.

İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) verilerinden derlediği
bilgiye göre, 2007 yılında, Türkiye�de reçeteli ilaç pazarında 11
milyar YTL (6,2 milyar avro) değerinde 1.3 milyar kutu ilaç satışı
gerçekleşti. Pazar, bir önceki yıla göre tutar olarak yüzde 17, kutu
olarak da yüzde 10 büyüme kaydetti. 2007 yılında pazara yeni giren
ilaçların yarattığı genişleme ve sağlık hizmetlerinin
iyileştirilmesiyle ilaca erişimin artması, büyümeyi sağlayan temel
etkenler arasında gösteriliyor. 2006 yılında 3,01 milyar dolar
değerinde gerçekleşen ithalat, geçen yıl yüzde 16 oranında artarak,
3,52 milyar dolara ulaştı. İki yıl önce 311 milyon dolar değerindeki
ihracat ise 2007 yılında yüzde 14 artarak, 357 milyon dolara yükseldi.
2006 yılında yüzde 10,3 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı da
yüzde 10,1 olarak gerçekleşti. En çok tüketilen ilaç gruplarıPazarda,
tutar ölçeğinde ilk 5 tedavi grubu sıralamasında bir önceki yıla göre
bir değişiklik yaşanmamakla birlikte, onkoloji ilaçlarının tüketiminde
önemli bir artış yaşandı. Tedavi gruplarına göre 2006�da en fazla
tüketilen ilaçlar arasında ilk 5�e giremeyen onkoloji ilaçları, yüzde
7.8�lik payla geçen yıl 4. sıraya yerleşti. Ülkedeki pazar payı 2003�te
yüzde 19.9, 2006 yılındaki payı ise yüzde 16.7 olan antibiyotikler,
pazar payında düşüş yaşanmasına rağmen geçen yıl da yüzde 16.2�lik
oranla en fazla tüketilen ilaç grubu olma özelliğini korudu.
Antibiyotikleri, yüzde 12.8�le kalp ve damar, yüzde 8.5�le romatizma,
yüzde 7.8�le onkoloji ve yüzde 7.1�le sinir sistemi ilaçları takip etti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Empty
MesajKonu: Geri: Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler   Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 11, 2009 4:51 pm

Orgazm iğnesi uçuruyor!

Yeni geliştirilen g-noktası aşısı sayesinde, kadındaki zevk derdine
son! Aşı, orgazm süresini ve isteği en üst seviyeye çıkarıyor.

ABD�li Jinekolog Dr. David Louis Matlock, orgazm aşısı icat etti. Aşı,
ABD�de şimdiden çok tutuldu. İngiltere�nin başkenti Londra�daki bir
klinik de aşının tüm ülkeye yayılmasını sağladı. Kadınların erojen
noktası olarak bilinen g-noktası bölgesine vurulan aşının içeriğinde
kolajen bulunuyor. Hassas bölgenin büyümesini sağlayan icat, kadınların
4 ay boyunca orgazm süresi ve cinsel isteklilik süresi artıyor. Bir
seansı ise 1600 dolar (2 bin 100 YTL) tutuyor. G-Noktası olmayana aşı
yapılmıyor! Lazerle Vajina Gençleştirme Merkezi�nden Profesör Phanuel
Dartey, elde ettikleri başarıyı anlattı: Bu aşıyı yaptıran kadınların
yüzde 87�si sonucu 'inanılmaz� diye nitelendirdi. Önce müşterimizde
g-noktası bulunup bulunmadığını test ediyoruz. Çünkü kadınların yüzde
15�nin g-noktası bulunmuyor. Bu noktayı bulduktan sonra özel bir
spekulum cihazı ve ışık kullanarak bölgeye ulaşıyoruz. Ama bu prosedür
esnasında müşterimizin rahat hareket etmesi çok önemli. Aşının herhangi
bir yan etkisi bulunmuyor. Ama kadınların bunun bir libido artırma
süreci olduğunu ve seks tedavisi olmadığını bilmeli. Bunun için o
alandaki uzmanlara başvurulması gerektiğini bilmeleri gerekli. 3-4 saat
sonra ilişki serbest Aşı hakkındaki küçük ipuçları: TÜM uygulama 5-10
dakika sürüyor. İğne 8 saniyede yapılıyor. Enjeksiyondan sonra bir
tampon konuluyor ve 3-4 saat boyunca bu tampon kalıyor. İşlem sırasında
ağrı olmuyor. Adet düzenine kesinlikle hiçbir etkisi olmaz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Empty
MesajKonu: Geri: Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler   Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 11, 2009 4:51 pm

Çocuğunuz yeterli protein alıyor mu?

Obezite mücadelesi verilmesi gereken bir grup çocuğa karşın yetersiz
protein yüzünden bodur ve gelişme geriliği gösteren çocuklarımız da var.

Avrupa ülkeleri ve Amerika, fazla protein yağ ve kalori alımıyla
uğraşırken ülkemizde hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin
özellikleri var olduğu için çocuklara yönelik öneriler yaparken çok
dikkatli olmak gerekiyor. Fazla kilo ve obezite mücadelesi verilmesi
gereken bir grup çocuğa karşın yetersiz protein ve enerji yüzünden
bodur ve gelişme geriliği gösteren çocuklarımız da var. Okul öncesi
dönemdeki ve okul çağı çocukların beslenme tipi gelecek yıllarda
oluşacak beslenme tiplerini de büyük ölçüde bizlere gösterir. Eğer
çocuklar büyüme döneminde sağlıklı alışkanlıklar edinirlerse, birçok
kronik hastalığın gelişim riskini büyük ölçüde azaltmış olurlar. Fazla
kilolu çocuklar ileride obez yetişkin olmaya adaylar ve bu nedenle
yetişkinlikte kardiyovasküler hastalıklar, hipertansiyon, diyabet,
safra kesesi hastalıkları, osteoartrit ve bazı kanser türleri açısından
risk altındalar. Yetersiz protein ve enerji alanlar da farklı
problemlerle karşı karşıyalar. Çünkü protein ve enerji yetersizliği
sonucu; Önce büyüme durur, vücut ağırlığı azalmaya başlar.
Vücudun direnci azaldığından hastalıklara yakalanma olasılığı artar, hastalıklar uzun sürer ve ağır seyreder.
Protein yetersizliği yalnız miktar yönünden değil kalite yönünden de
önemlidir. Yetişkinler, özellikle çocuklar için mutlaka iyi kalite
protein (hayvansal) sağlanmalıdır.
Beyin gelişiminin beş yaşına kadar yüzde 90�ı tamamlandığı için bu
dönemdeki enerji ve protein yetersizliği, zekâ gelişimini de olumsuz
yönde etkilemektedir.
Protein kan hücreleri ve hemoglobin yapımı için gerekli olduğundan
protein yetersizliği anemiyle de ilgili olabilmektedir. Bunun yanı sıra
kalsiyum, demir ve iyot minerallerin yeterli alınması da çocuk için
büyük önem taşır. Yetersiz beslenme öğrenmeyi azaltır Çocukluk
döneminde fiziksel büyüme ve gelişim için okul öncesi ve okul çağı
önemlidir. Bu fiziksel büyüme ve gelişim için vücudun doğru besinlere
yeterli miktarda ihtiyacı vardır, özellikle kalori ve protein
önemlidir. Diğer taraftan, çocuklar okula başladığında, spor veya diğer
organizasyonlara katıldığında hem fiziksel aktivitesi, hem de iştah ve
besin tüketimi artar buna göre de besin tüketim takibi yapılmaldır.
Okula başlamak ve sosyal aktivitelere katılmak, çocukların duygusal ve
mental zekâlarına da katkı sağlar. Sonuç olarak, okul çağı çocuklarda
sosyal ve bilişsel yetenekler gelişim gösterir. Yeterli besin olmazsa,
çocuklarda fiziksel ve mental gerilikler söz konusu olabilir, öğrenme
yetileri azalır, idrak etmeleri zorlaşır ve davranış gelişimi azalır.
Türkiye�de günlük enerjinin ortalama yüzde 50�si ekmek ve tahıl
ürünlerinden sağlanmaktadır. Süt, et, sebze tüketimi azalıyor Yıllar
içerisinde gıda tüketim eğilimi incelendiğinde ekmek, süt-yoğurt, et,
taze sebze ve meyve tüketiminin azaldığı; kurubaklagiller, yumurta ve
şeker tüketiminin ise arttığı söylenebilir. Genelde toplam yağ tüketim
miktarında önemli farklılık olmamasına karşın bitkisel sıvı yağ tüketim
miktarının katı yağa oranla arttığı gözlenmektedir. Toplumun bazı
kesimlerinde hane halkı gıda güvencesizliği ve hayvansal ürünlerin az
miktarda tüketimine bağlı olarak makro ve mikro besin öğeleri eksikliği
görülmektedir.
Türkiye�de, enerji ve besin öğeleri yönünden beslenme durumu
incelendiğinde yetersiz düzeyde enerji alan aile oranı düşüktür, ancak
enerji kaynağına bakıldığında protein kaynağı genelde bitkisel
kaynaklıdır. Çocuk büyüme ve gelişmesinde hayvansal kaynaklı proteinin
önemi büyüktür. Yaş gruplarına göre günlük protein alımı ne olmalı? 1-3
yaş çocukta 15-18 gram protein için 1 bardak süt veya yoğurt
1 kibrit kutusu kadar peynir
2 köfte kadar tavuk, et, balıkla sağlanabilir 4-6 yaş çocukta 20-25 gram protein için 1-2 bardak süt veya yoğurt
1 kibrit kutusu kadar peynir
3 köfte kadar tavuk, et, balık ile sağlanabilir 7-9 yaş çocukta 26-38 gram protein için 2 bardak süt veya yoğurt
2 kibrit kutusu kadar peynir
3-4 köfte kadar tavuk, et, balık ile sağlanabilir 10-13 yaş ERKEK çocukta 39-60 gram protein için 3 bardak süt veya yoğurt
2 kibrit kutusu kadar peynir
3-4 köfte kadar tavuk, et, balık ile sağlanabilir 14-18 yaş ERKEK çocukta 55-70 gram protein için 3 bardak süt veya yoğurt
2 kibrit kutusu kadar peynir
4-5 köfte kadar tavuk, et, balık ile sağlanabilir 14-18 yaş KIZ çocukta 43-66 gram protein için 3 bardak süt veya yoğurt
2 kibrit kutusu kadar peynir
3-4 köfte kadar tavuk, et, balık ile sağlanabilir
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Empty
MesajKonu: Geri: Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler   Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 11, 2009 4:52 pm

C vitaminini eksik etmeyin

Kışın nüfusun yüzde 10’u grip oluyor. Korunmak için evlerin sık sık havalandırılması gerekiyor.
Soğuk hava ve kar yağışı, solunum yolu
enfeksiyonlarının artmasına neden oluyor. Uzmanlar bu durumdan korunmak
için önerilerde bulunuyor.
Her yıl kış mevsiminde nüfusun yüzde 10’unu etkileyen
soğuk algınlığı ve grip enfeksiyonu iyi tedavi edilmediğinde başka
sağlık sorunlarına da davetiye çıkarıyor.
Evlerin iyi havalandırılmaması da enfeksiyonlar açısından önemli bir risk faktörü.
Kış mevsiminde evlerde içilen sigara ve sobadan çıkan gazlar, kapalı ortam kirliliğine yol açıyor.
Soğuk algınlığından korunmak için uzmanlar, C vitamininden zengin meyve ve sebzelerin sık tüketilmesini öneriyor.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Empty
MesajKonu: Geri: Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler   Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 11, 2009 4:52 pm

Egzersiz kanseri önlüyor

ADANA (İHA) - Egzersizin, tümör büyümesini yavaşlatarak kanseri önlediği bildirildi.

Kaliforniya Üniversitesi'nde yapılan araştırmaya göre, haftada düzenli
olarak 1-3 saat arasında egzersiz yapan kadınların göğüs kanserine
yakalanma riskinin yüzde 30, 4 saatten fazla egzersiz yapanlarda da
yüzde 55 oranında azaldığı tespit edildi. Uzmanlar yıllardır, masa
başında çalışanlarla kolon kanseri arasında doğrudan bir ilişki
olduğunu, rahim, cerviks, prostat ve akciğer kanserlerinde, egzersiz
düzeyinin artışıyla kanser riskinin azalması arasında kesin bir
azalmanın olduğunu belirterek, "Bazı kanser türlerinde özellikle göğüs
kanserinde obezite, kanser gelişimiyle istatistiksel olarak
ilişkilidir. Bu diagnoz boyutu nedeniyledir, yağ dokusunun artışından
kaynaklanır. Bu mantıklı görünmektedir. Düzenli egzersiz yapan kişiler
obezlere göre daha düşük yağ oranına sahiptirler, olası kanser riskini
uzaklaştırmaktadır. Benzer şekilde, egzersiz metabolizmayı hızlandırır.
Bu metabolizma artışı sindirim ve boşaltım süreçlerinin artışına yol
açar. Bu olayın, kimyasal kanser yapan ve yenilen sağlıksız besinlerin
metabolitlerini uzaklaştırdığı düşünülmektedir. Kesin sonuç kolon ve
diğer gastrointestinal kanser türlerinin azaldığını göstermektedir"
dedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Empty
MesajKonu: Geri: Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler   Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 11, 2009 4:52 pm

Kuşak çatışmaları


Gençlik döneminde duygular yoğundur. Sürekli
dalgalanma gösterirler. Genç, sevinçle üzüntü, sevgi ile nefret
arasında gidip gelir. Ruhsal tepkilerinde aşırılık, davranışlarındaki
çelişki bu döneme özgü bir bocalamanın belirtisidir.



Genç bir yandan içinden gelen dürtülerini
dizginlemeye çabalarken, öte yandan çevresi ile çatışmaya girebilir. İç
dünyası ile dış dünya arasında dengeler kurmaya çalışır. Bağımsızlığını
kazanmaya çabalar. Bu süreçte gencin sık sık ebeveynlerle fikir
ayrılığına düştüğünü ve çatışmalara girdiğine tanık oluruz.



Gençler, yetişkinleri nasıl algılıyor?



Gencin aradığı yeni bir kimliktir. ‘Ben neyim, kimim,
nasıl bir insan olmalıyım?’ sorularına yanıt arar. Bir kişi ve bir
birey olarak ana babasından değişik özellikleri olduğunun bilincine
varır. Kendisine ve çevresine eleştirel bir gözle bakar. O güne dek
yanılmaz ve kusursuz tanıdığı ana-babasını yeni bir değerlendirmeden
geçirir. Onlarda hiç görmediği eksikler, beğenmediği yanlar bulur.
Öğütleri saçma, koydukları kuralları sıkı, yasakları anlamsızdır. Ne
eğlenmesini bilirler ne de giyinmesini. Kısacası yaşamasını bilmezler
diye düşünürler.



Kuşak çatışmasının nedenleri nelerdir?



- Gençlerin gelişme aşamasında olmaları nedeniyle
değişmelere daha çabuk adapte olmaları, yetişkinlerin ise bu değişimde
zorlanmaları çatışmaya neden önemli faktörlerden.



- Büyümeyle yeni olanaklar edinen gencin, kendini yetişkin olarak kabul ettirme çabası da çatışma yaratabilir.



- Gençlerin yeni statülerine yetişkinler de uyum göstermede güçlük çekerler.



- Anne-babanın rehber rollerinden, çocuklarını kısmen
kendileriyle eşit statüde görmek şeklindeki rol değişimi bu zorluğu
yaratır.



Kuşak çatışması illa olmalı mı? Aslında bu süreç normal mi?



Kuşak çatışması genel anlamda üzülecek değil,
sevinilecek bir olgudur. Gençlerin atılganlıkları, coşkuları, hatta
hayalcilikleri gelişmelerin, yeniliklerin kaynağıdır. Gençler toplumsal
yaşamda, sanatta ve bilimde yeniliğin, değişikliğin ardında
koşmasalardı ilerleme olmazdı. Bu nedenle gençlerin yetişkinlerle
karşıtlığını ortadan kaldırmak yararlı bir sonuç sağlamaz. Önemli olan
bu çatışmayı toplumun faydasına kullanabilmek. Bazı durumlarda kuşaklar
arasındaki farklı duyuş, düşünüş ve anlayış farklılıkları nedeniyle
gençle yetişkin arasında yeterli düzeyde dostça ilişki kurulması
zorlaşabilir. Gençlerle yetişkinler, aralarında yaşadıkları kuşak
çatışmasını kontrol edemediklerinde veya çok büyük sorunlar
yaşadıklarında bir uzmana başvurmaları önerilir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Empty
MesajKonu: Geri: Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler   Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 11, 2009 4:52 pm

GöZ hAsTaLikLAri



ARPACIK

TANIM:

Arpacık, etkilediği gözkapağı bezlerine göre ikiye ayrılır.
Gözkapağının dışında kirpiklere bağlı yağ bezleri vardır. Bunlar, gözün
yüzeyini koruyan yağı (sebum) salgılarlar. Bazen salgı bezi kanalı
tıkanır ve içerde kalan bakteriler "dış" arpacığa neden olurlar.

Gözkapağının içinde ise, "meibom bezleri" denen bir dizi bez daha
vardır. Bunlar da yağ bezleridir, ancak kirpiklerle bağlantılı
değillerdir, gözkapağının arka yüzüne açılırlar. Burada oluşan bir
tıkanıklık ve enfeksiyon da "iç" arpacığa neden olur.

Sık karşılaşılan bir sorundur. Nadiren cerrahi girişimler gerektirmekle
birlikte, genellikle antibiyotik uygulamasıyla ve öteki basit
yöntemlerle iyileştirilebilmektedir.

Arpacık daha çok, derileri kuru ve egzamaya eğilimlilerde görülür.
Kepek ve pullanma bu koşullarda ortaya çıkar ve arpacık bunların
etkisiyle oluşur. Diğer enfeksiyonlarda olduğu gibi, genel olarak beden
sağlığının bozuk olması ve direnç düşüklüğü de arpacığın sık
görülmesine neden olur.

Arpacık ortaya çıkmadan birkaç gün önce gözde kaşınma ve batma hissi
başlar. Arpacık bir iki günde ortaya çıkar. Küçük, ağrılı bir nokta
biçiminde başlar; sonra şişerek belirgin kırmızı bir püstül (içi irin
dolu kabarcık) halini alır. Dış arpacık kolayca tanınır. Ama iç
arpacığın görülmesi için gözkapağını dışa doğru çevirmek gerekir. Şişen
meibom bezi gözkapağını gerdiğinden iç arpacık, dış arpacıktan daha
ağrılıdır.

Arpacıkla birlikte gözkapağındaki ağrı ve batma hissi artar. Işık
ağrıyı artırır (fotofobi) ve göz sürekli sulanır. Fotofobi, göz
sulanması ve sürekli burnunu çekme, çocukta, kızamık gibi daha ciddi
bir hastalığı akla getirebilir

Yeterince erken anlaşılırsa, antibiyotikli merhem ya da damlalar
arpacık oluşumunu önleyebilir. Ancak, çoğunlukla tanıdan önce
püstül(ağızlaşma) oluşur ve antibiyotikler etkisiz kalır. Tek tedavi,
oluşan iltihabın boşalmasını sağlamaktır. Sıcak kompres, kan akımını
artırıp gözkapağını yumuşatarak ağrıyı azaltır ve enfeksiyonun
iyileşmesini kolaylaştırır. Basit bir sıcak kompres, tahta bir kaşığın
çevresine pamuklu bir kumaş ya da pamuk sarıp sıcak suyun altına
tutularak yapılabilir. Su dayanılabilir sıcaklıkta olmalı ve kaşık her
seferinde kapalı göz üstünde en az 10 dakika tutulmalıdır. Dış
arpacığın yerleştiği kıl kökü kolayca fark edilir. Kirpik bir cımbızla
alınırsa, arpacık kendiliğinden boşalır, ağrı ve şişlik azalır.

İç arpacığın tedavisi daha zordur. Enfekte olan meibom bezi dışarı
açılmaya çalışır ama kalın gözkapağını delemez. Sonunda akyuvarlar
enfeksiyonun üstesinden gelir ve belirtiler ortadan kalkar ancak geride
mikropsuz bir iltihap kisti kalır. Meibom kisti, gözkapağının altında
ağrısız, küçük bir kitle halinde hissedilir ve ancak cerrahi girişimle
çıkarılabilir. Lokal anestezi altında gözkapağı dışa çevrilerek kist
alınır, çevresi temizlenir.

Gözü ovuşturmak, enfeksiyonu bulaştıracağı için zararlıdır. Kepeğin
önlenmesi de önemlidir, çünkü arpacıkta rolü olduğu düşünülmektedir.
Neden blefarit, yani gözkapağı iltihabı ise, uzun süreli antibiyotik
tedavisi ve hafif kortizonlu damlalar etkili olabilir.
Birçok vakada neden bilinememektedir.

Acil göz hastalıkları


GÖZ YARALANMALARINDA KORUNMA VE İLKYARDIM

Biliyor musunuz ki, göz yaralanmalarının (kazalarının) %90'ı
önlenebilir. Yine biliyor musunuz ki göz kazalarının
(yaralanmallarının) %45'ı ev oritamında olur. İster evde, ister okulda,
ister işte, ister oyunda, nerede olursanız olun, görmenizi koruyacak
her önlemi almalısınız. Bu küçük broşürde, gözlerinizi yaralanmalardan
korumak için bazı öneriler vereceğiz. Elbette bir kaza olduğunda sorunu
tek başınıza çözemeyebilirsiniz. 0 durumda en yakınınızdaki hekime
başvurmanız gerekecektir. İlk yardım yapıldıktan sonra sorununuzu
hekiminizle paylaşabilirsiniz.

Göz Yaralanmasından Korunma

Göz yaralanmasına bağlı görme kaıyıplarını önlemede ilk ve en önemli adım yaralanmayı engellemektir.

Evde ne yapalım?

Günlük yaşantımıızda kullandığımız pek çok madde gözle değdiğinde ciddi
yanmalarlyanıklar yapar. 0 nedenle; spreyleri kullanırken (saç spreyi,
sprey deodorant, spreyli temizlik araçları) Çok dikkatli olun ve
gözünüze gelmemesi için çıkış deliğini dışarıya ve göz seviyesinden
aşağıya ayarlayın.

* Kimyasal sıvılar , deterjanlar, amonyak türü maddelerin (temizlikte
ve diğer amaçla kullanın) kulianma kılavuzlarını dikkatlice okuyun. Her
kullarııştan sonra ellerinizi iyice yıkayın ki, göze bulaşma olmasın.

*Yağda kızartma yaparken, kızgın yağın sıçramasını önlemek için tencere ve tavaya kapak kullanın.

* Çok kuwetli kimyasal kullanmanız gerektiğinde göze teması engellemek için gözlük {mümkünse özel gözlük) kullanın..

*Güneş lambaları (ultraviyole) kullanırken opak camlı gözlük kullanın.

*Özellikle çocuklar çevrede iken bıçak, çatal gibi araçların kullanımına özen gösterin.

İşyerinde

Pek Çok cisim ummadığımız şekilde uçarak gözünüze çarpabilir ve göze zarar verir.

*İşinizde metal ya da diğer parçacıkların göze çarpma riski varsa (marangoz, demirci) mutlaka özel iş gözlüğü kullanmalısınız.

*Kaynağa bakmak çok tehlikelidir. İşiniz bunu gerektiriyorsa özel gözlük kullanmalısınız.

*Tanımadığınız bir aleti kullanırken mutlaka kullanım kılavuzunu okumalı ya da yardım istemelisiniz.

*İşe başlarken "gözlerimi uçan parçacıklardan, dumandan, tozdan nasıl korurum?" diye düşünmelisiniz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Empty
MesajKonu: Geri: Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler   Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 11, 2009 4:53 pm

Çocuklarla

Uygun biçimde kullanimazsa pek çok oyun ve oyuncak göze zarar verebilir

*Çocuklara oyuncak seçerken yaşlarını ve sorumluluk alma derecelerini
gözönünde bulundurun. Özellikle çat- pat, dart ve oyuncak tabancaları
satın almayın. Ayrıca çocukların kağıt külah içinden üfleyerek uzağa
fırlattıkları kağıt parçaları ile oluşturdukları bir oyun ülkemizde çok
yaygındır. Bu kağıt parçalarının içine iğne koyabilmektedirler. Bu çok
tehlikelidir. Bu oyunu yasaklamalısınız.

*Çocukların tehlikeli bir oyun oynadıklarını gördüğünüzde bunları
engellemelisiniz: Kartopu gibi, sönmemiş kireç kalıntılarına taş atmak
gibi, şişelerle koşmak gibi.

*Çocuklara makas gibi, kalem gibi tehlikeli olabilecek cisimleri nasıl kulianacaklarını öğretmelisiniz.

Bahçede/Tarlada

*Buğday başakları da dahil pek çok bitki çarptığında göze zarar verir.
Özellikle dikenleri varsa. AIçak dallı ağaçların yanında dikkatli
olunmalıdır.

*Odun kırma işlemi, fırlayan parçacıklar nedeniyle önemli bir yaralanma
nedenidir. Özel dikkat belki de gözlük takılması gereklidir.

Havaifışek

Havaifişekler her yaş grubu için çok önemli bir göz yaralanması nedenidir.

*Patlayıcı olan türleri kullanılmamalıdır.

*Çocukların havaifişek ile ilişkisi olmamalıdır.

*Havaifışek atılırken yakınında olunmamalıdır.

Tüm öneriler bir uzun listeden kısa bir derlemedir. Biliniz ki; bir işi
yaparken "gözü nasıl korurum?"diye düşünmeniz bile yeterli ve önemli
bir önlemdir.

İLK YARDIM

İlk yardım ve hemen sonrası gerekli yere başvuru önemlidir.

Göze Birşey Kaçtığında

Asla gözünüzü oğuşturmayın. Üst göz kapağını kirpiklerden tutarak alt
göz kapağının derinliklerine kaçan kaçan cismi hareket ettirecek ve
birkaç kez göz kırpmak ile cisim gözden çıkacaktır. Gözlerinizi açıp
soğuk suyla gözü yıkamanız da yararlı olur. Eğer çıkaramazsanız,
uğraşmayın ve hekime başvurun.

Göze Sert BIr Çarpma Olmuşsa

*Ağrı ve şişmeyi önlemek için hemen, 15 dakika süreyle soğuk baskı
uygulayın (buz ya da soğuk suya batırılmış havlu ya da bez parçası ile).

Göz ya da Kapaklarda Kesi Varsa

*Gözü gevşek olarak bandlayın ve hemen hekime başvurun. Asla baskı uygulamayın, gözü oğuşturmayın.

Kimyasal Yanıklar

Gözü hemen suyla yıkayın. Bu sırada göz kapaklarını açmanız gerekir.
Başı temiz bir su kaynağının (kabın) içine sokup gözlerinizi açarak da
yapabilirsiniz. Bu işlem en az 15 dakika sürmelidir. Bu arada gözün
oynatılması (sağa-sola, yukarı-aşağı), iyice yıkanmasını sağlar. Kapama
uygulamayın. Yıkadıktan sonra hekime başvurun.

UNUTMAYIN erken, doğru tedavi ile görme korunur ancak yine unutmayın ki, korunma ve ilk yardım Çok daha önemlidir.

astigmatizm astigmat



Düzenli ve düzensiz olarak iki ana gruba yarılır. Gözün en kuvvetli ata
merceği olan korneanın yuvarlak olması gerekirken oval ya da yamuk
olması şeklinde özetlenebilir.

Bu şekilde nesnelerin görüntüsü görme noktası üzerine düşer, ancak bu
görüntü oval ya da yamuk görüntüdedir. Aynı cismin bir kısmı net, bir
kısmı bulanık olarak görünür. Beynin düzeltme mekanizmaları bozuk olan
kısımları düzeltirken net olanlar bulanıklaşır ve baş ağrısı gelişir.
Astigtamtizma baş ağrısının yaygın sebepleri arasındadır.

Miyop ve hipermetrop ile birlikte görülebilir. Bir gözdeki astigmatı
belirlemek için iki değer kullanılır; 1-Astigmatın yani yamukluğun
büyüklüğü 2-Astigmatın yönü

Büyüklük silindirik camlarla düzeltilir. Yönü ise astigmatın aksi
olarak ifade edilir. Buraya kadar anlatılan astigmat çeşidi kendi
içinde bir düzen içeren bir yamukluk olan düzenli astigmatizmayı
anlatmaktadır. Burada yamulan sadece bir aksta olmaktadır. Buna düzenli
astigmatizma adı verilir. Ancak gözün yapısal özelliği ya da sonradan
geçirilen travma ve enfeksiyon gibi nedenlerle korneada düzensiz
yamuklar gelişebilir.


Düzenli astigmatın tedavisinde birinci kademe tedavisinde ters yönde
yamukluk içeren silindirik mercekler kullanılır. Bu camlar gözden bir
miktar uzak olduklarından görüntüyü bir miktar bozar.

İkinci kademeyse kontakt lensler gelir. Ancak bu lenslerinde gözdeki
yamukluğa uygun özel yapım lensler olması ve uygulama sorunları
nedeniyle çok kolay söylenemez.

Üçüncü kademeyse Excimer Laser - wavefront tedavisi gelir. Burada
korneal yamukluk laser ışınları ile düzeltilir. Düzensiz astigmatın
yalnızca laser tedavisi ile düzeltilme şansı vardır.

BEHÇET HASTALIĞI



Tanım:

İlk kez 1937 yılında Türk dermatoloji profesörü Dr. Hulusi Behçet
tarafından tarif edilen Behçet hastalığı, ağızda ve genital bölgelerde
yaralara (aft, ülser) ve gözde inflamasyona (iltihaba) yol açan kronik
bir hastalıktır. Bazı hastalarda artrite, damar iltihabı ve
tıkanmalarına sindirim kanalında, beyin ve omurilikte inflamasyona da
neden olmaktadır.

Behçet hastalığı her hastada farklı bir tablo çizer. Bazı hastalarda
hastalık hafif seyreder ve sadece ağızda ve genital bölgede ülserler
bulunur. Bazılarında ise daha şiddetlidir ve menenjite neden olabilir
(beyni saran zarların iltihaplanması). Şiddetli bulgular genellikle ilk
belirtiler başladıktan aylar, hatta yıllar sonra ortaya çıkarlar.
Bulgular uzun bir süre devam edebileceği gibi, bir kaç haftada da
geçebilir. Tipik olarak, bulgular görülür, kaybolur ve tekrar ortaya
çıkarlar (alevlenme dönemleri).
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 Empty
MesajKonu: Geri: Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler   Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 5 EmptyPaz Ekim 11, 2009 4:53 pm

Nedeni

Behçet hastalığının nedeni tam olarak bilinmemektedir. Bulguların
çoğunun nedeni kan damarlarının iltihaplanmasıdır. Kan damarlarındaki
bu iltihaplanmaya bağışıklık sisteminin neden olduğu düşünülmektedir,
fakat bu reaksiyonu neyin başlattığı bilinmemektedir.

Behçet hastalığı bulaşıcı değildir. Gelişmesinde bağışıklık sistemi
bozukluğunun yanısıra, kalıtsal nedenlerin de etkili olabileceği
sanılmaktadır. Çevresel faktörlerin de (virüs ya da bakteri gibi)
duyarlı kişilerde hastalığı başlatabileceği sanılmaktadır.


Behçet hastalığı "ipek yolu" üzerindeki ülkelerde sıktır (Akdeniz bölgesi, Türkiye, İran, Asya ülkeleri, Uzak Doğu, Japonya)

20'li ve 30'lu yaşlarda başlama eğilimi göstermekle birlikte, her yaşta görülebilir.

Tanıda belli bir yöntemle deriye iğne batırılması ile uygulanan
"paterji testinden" yararlanılabilir fakat bu test hastaların ancak
%40'ında pozitif bulunur.


Tedavi

Behçet hastalığı için tam "şifa" sağlayacak bir tedavi bulunmamakla
birlikte, uygun ilaçlar ile çoğunlukla bulguları kontrol altına
alabilmek mümkündür. Tedavide amaç, yakınmaları azaltmak ve sakatlık ya
da körlük gibi komplikasyonları (hastalığın neden olabileceği
istenmeyen durumlar) önlemektir. Hangi ilacın seçileceği ve tedavinin
ne kadar süreceği hastanın durumuna bağlıdır. Bazı bulguların
giderilmesi için bir kaç tedavinin bir arada kullanılması gerekebilir.

Topikal (yerel, bölgesel) tedavi: Ağrı ve raharsızlığı ortadan
kaldırmak için ülserlerin üzerine inflamasyonu azaltmak için
kortikosteroid ya da acıyı azaltması için ağrı kesici merhem
sürülebilir. Ağız ülserleri için gargara yazılabilir.
Ağızdan alınan ilaçlar: Hastanın bulgularının şiddetine göre
prednizolon gibi kortikosteroidler, azatioprin, klorambusil,
siklosporin, kolşisin gibi immunosupresif (bağışıklık sistemini
baskılayan) ilaçlar yazılabilir. Eğer bu ilaçlar bulgular üzerinde
etkili olamazsa, siklofosfamid ya da metotreksat gibi diğer ilaçlar
verilebilir.
Tedavi etkili olsa dahi alevlenmeler görülebilir.

BLEFARİT



Blefarit ne demektir ?
Blefaron Latincede gözkapağı anlamına gelir. Blefarit gözkapağının
iltihabi bir hastalığıdır. Her iki cinsiyette, her yaşta görülebilir ve
oldukça yaygındır. Blefarit süreğen bir hastalıktır, tedaviye rağmen
tekrarlayabilir.

Blefarit hastalığı, anatomik ve klinik özellikleri açısından ön ve arka
blefarit olarak ikiye ayrılır. Ön blefaritte gözkapağının özellikle dış
kenarı, kirpik dipleri etkilenir. Ön blefarit, bakterilerin aşırı
miktarda çoğalmasına veya derinin yağlı-kepekli olmasına bağlıdır. Arka
blefarit ise kapağın göze değen arka kısmını etkiler ve buradaki
gözyaşı yağ bezlerinin anormal olmasıyla ilişkilidir.

Vücutta ve gözde başka hastalıklarla birlikte olabilir mi?
Blefaritli hastalarda akne rosasea ve seboreik dermatit gibi cilt
hastalıkları sık olarak görülür. Bu hastalıklardan ilki, yüz derisinde
kızarıklık ve kabalaşma, diğeri ise ciltte aşırı yağlanma ve saç
kepeklenmesi gibi belirtilerle kendini gösterir.

Blefaritli hastalarda konjonktivit, kuru göz, kirpik batması gibi diğer göz hastalıkları da sıktır.

Blefaritin nedeni nedir ?
Blefaritin gelişmesinde gözkapağında normalde de bulunan bazı
bakterilerin aşırı miktarda çoğalması önemli bir rol oynar. Bu
bakterilerin artıkları, toksinleri iltihabi belirtilere neden olur.
Cildin yağlı olması ve gözkapağındaki yağ bezlerinin anormal olması,
bakterilerin çoğalmasını kolaylaştırır. Çeşitli virüsler, allerjik
etkenler, ilaçlar, sigara dumanı, kimyasal maddeler de blefarite
yolaçabilir.

Blefaritin belirtileri nelerdir ?
Blefarit her iki gözde batma, yanma hissi, kızarıklık, sulanma,
kaşıntı, çapaklanma gibi yakınmalara neden olabilir. Gözkapaklarında
kızarma, şişlik, kirpiklerde düzensizlik, yapışıklık ve dökülme meydana
gelebilir. Blefarit tanısı göz muayenesi ile konur.

Blefarit başka sorunlara yolaçabilir mi ?
Blefarit, gözkapağı bezlerinde tekrarlayan, akut iltihaplara (arpacık)
ve sert şişkinliklere (şalazyon) zemin oluşturabilir. Özellikle
yaşlılarda kirpiklerde içe dönmesi, göze batması ve dökülme gibi
sorunlar gelişebilir.
Blefarit gözün görme işlevini etkilemez. Çok nadiren gözün kornea tabakasında iltihaba ve görme sorunlarına neden olabilir.
Göziçi ameliyat geçirecek hastalarda, ameliyattan sonra enfeksiyon gelişmesi riskini arttırabilir.

Blefarit
Gözkapağı kenarlarının düzenli temizlenmesi ve bakımı tedavinin temelidir. Hastalar gözkapağı bakımını uzun süre uygulamalıdır.

Bu bakımda önce gözkapağı kenarına, yakmayacak biçimde, sıcak pansuman
uygulanır. Böylece birikmiş ve sertleşmiş olan yağlı maddeler, kabuklar
yumuşar. Daha sonra ıslak bir gazlı bez ya da kulak pamuğuyla gözkapağı
kenarına sürtülür, kirpik dipleri ve çevresindeki birikintiler
temizlenir. Son aşamada gözkapağı kenarına antibiyotikli-steroidli
ilaçlar uygulanır. Gözkapağı temizliği için göz doktorunuz hazır
karışımları veya bebek şampuanlarını kullanmanızı tavsiye edebilir.

Bu tedaviye bazı hastalarda yapay gözyaşı damlalar da eklenir.

Bazı hastalara 1-2 ay süreyle ağızdan antibiyotikli ilaç kullanması önerilir

Bilgisayar kullanımına bağlı göz yorgunluğu



Günümüz modern teknolojisinde, ister iş hayatı ister özel hayat olsun,
bilgisayarların yeri ve önemi inkar edilemez. Bu makinelerin faydası
yadsınamamakla birlikte, kullanımları yüksek görsel dikkat
istemektedir. Bilgisayar kullanımına bağlı olarak artan şikayetlerin
büyük çoğunluğu, gözlerle ilgili olanlarıdır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler
Sayfa başına dön 
5 sayfadaki 6 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6  Sonraki
 Similar topics
-
» Donanım Hakkında Genel Bilgiler
» Sivilce,Sivilce İzi Tedavileri ve Roaccutane Hakkında Bilgiler

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Forum Güneş :: Sağlık-
Buraya geçin: