Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
En iyi yollayıcılar
Posedon
cilt hastalıkları - Sayfa 3 Vote_lcapcilt hastalıkları - Sayfa 3 Bar3cilt hastalıkları - Sayfa 3 Vote_rcap 
SoaRingEagLe*
cilt hastalıkları - Sayfa 3 Vote_lcapcilt hastalıkları - Sayfa 3 Bar3cilt hastalıkları - Sayfa 3 Vote_rcap 
FG || Admin
cilt hastalıkları - Sayfa 3 Vote_lcapcilt hastalıkları - Sayfa 3 Bar3cilt hastalıkları - Sayfa 3 Vote_rcap 
BeLa
cilt hastalıkları - Sayfa 3 Vote_lcapcilt hastalıkları - Sayfa 3 Bar3cilt hastalıkları - Sayfa 3 Vote_rcap 
ayaz18
cilt hastalıkları - Sayfa 3 Vote_lcapcilt hastalıkları - Sayfa 3 Bar3cilt hastalıkları - Sayfa 3 Vote_rcap 
En son konular
» http://uploaded.to/file/g5s6o7
cilt hastalıkları - Sayfa 3 EmptyÇarş. Ara. 23, 2009 11:21 am tarafından FG || Admin

» // SoaRingEagLe // Moderatör Alım Form'u //
cilt hastalıkları - Sayfa 3 EmptyPaz Kas. 01, 2009 4:17 pm tarafından FG || Admin

» Bilgisayar Terimleri..
cilt hastalıkları - Sayfa 3 EmptyPaz Kas. 01, 2009 4:16 pm tarafından FG || Admin

» Sitemizi Nasıl Buldunuz..
cilt hastalıkları - Sayfa 3 EmptyPaz Ekim 25, 2009 4:43 pm tarafından BeLa

» İstek&Şikayet Bölümü
cilt hastalıkları - Sayfa 3 EmptyPaz Ekim 25, 2009 2:25 pm tarafından FG || Admin

» Windows Live Messenger 2009
cilt hastalıkları - Sayfa 3 EmptyPaz Ekim 25, 2009 12:04 pm tarafından BeLa

» Sarısın Fıkrası
cilt hastalıkları - Sayfa 3 EmptyPaz Ekim 25, 2009 12:01 pm tarafından BeLa

» FrmGüneş yarışma Bölümü
cilt hastalıkları - Sayfa 3 EmptyPaz Ekim 25, 2009 11:31 am tarafından BeLa

» Photoshop Masteri Alınacak
cilt hastalıkları - Sayfa 3 EmptyPaz Ekim 25, 2009 11:25 am tarafından FG || Admin


 

 cilt hastalıkları

Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3
YazarMesaj
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

cilt hastalıkları - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: cilt hastalıkları   cilt hastalıkları - Sayfa 3 EmptyPerş. Ekim 15, 2009 5:12 pm

psoriazis sedef hastalığı

Psoriazis epidermisin asiri proliferasyonu ile karakterize kronik
"papuloskuamoz" hastaliktir. Vakalarin cogunun kendine has bir klinik
gorunumu vardir fakat bircok atipik tablo gorulebilir88. Bu lezyonlarin
ortak noktasi ortasi gumusi bir pullanma gosteren kucuk eritemli
papuller seklindeki uniter lezyonlaridir. Bu papuller, plaklar
olusturacak sekilde birlesirler. Gumusi pullanmalar parakeratotik
stratum korneum icinde notrofiller icerir. Notrofiller Zumbuch'un akut
pustuler psoriazisinde deride pustul, hatta "pu golcukleri" olusturacak
kadar yogun olabilir. Psoriazis vulgaris' in pullanan plaklari diz ve
dirsekler gibi travma ve surtunmeye acik bolgelerde daha siktir fakat
sacli deriyi veya diger bolgeleri de tutabilirler. El, ayak ve
tirnaklar etkilenebilir. Bu hastalarin hayati tehdit edici ya da von
Zumbusch formundaki gibi tum vucutta pustuller, ates, elektrolit
bozukluklari ve periferik notropeniyle seyreden eritroderma
olusturmayan kronik ve oldukca stabil bir psoriazis formu vardir.
Tedavi edilmeyen agir hastalarda hipoalbuminemi, elektrolit kaybi ve
sepsisten olum olusabilir. Inverse psoriazis' te plaklar baslica
intertriginoz bolgeleri tutarlar. Hallopeau'nun acrodermatitis
continua' sinda psoriazis el ve ayaklara sinirlidir. Gebelikte
alevlenen psoriazis yanlislikla "kacinilmasi gereken bir terim olan"
"impetigo herpetiformis" seklinde isimlendirilir. Streptokok
enfeksiyonlarindan sonra hastalikta alevlenme olabilir. Bir bolgeye
uygulanan travma burada lezyon olusumuna sebep olabilir (Koebner
isareti). Gumusi pullarin kazinmasi toplu igne ucu seklinde kanama
noktalarinin belirmesine yol acabilir (Auspitz isareti). Andrew'nun
pustuler bakterid' i avuc ici ve ayak tabanlarina lokalize pustuler bir
dermatit seklidir. Bu lezyonun pustuler psoriazis ile tartismali bir
iliskisi bulunur ve sistemik antibiyotik tedavisine cevap verisiyle
ayirdedilir69.
PATOLOJI. Tam olarak gelismis psoriazis plaklarinin histopatolojik
ozellikleri ayirdettiricidir. Ancak erken formlar ve kismen tedavi
edilen vakalarin taninmasi zor olabilir. Tam gelismis plaklarda
yuzeydeki pullanma diffuz olarak parakeratotiktir ve fokal notrofil
kumelenmeleri (Munro apseleri) ihtiva eder. Bu pullanmanin altindaki
epidermis granuler tabakasini kaybeder ve rete ridgelerdeki uzamayla
hiperplaziye ugrar. Rete ridgeler genellikle oldukca uniform sekil ve
buyukluk gosterirler. Stratum spinozumun ust tabakalari ve stratum
granulozumdaki keratinositler arasinda notrofillerin birikimiyle
intraepidermal pustuller (Kogoj'un spongiotik pustulu) olusur. Genel
olarak keratinositler RNA iceriginin artisi nedeniyle oldukca bazofilik
sitoplazmali gorunurler. Mitozlar coktur ve bazal tabakanin uzerine
dogru da cikarlar. Cekirdekler buyuk, cekirdekcikler belirgindir fakat
gercek anlamda nukleer atipi bulunmaz. Papiller dermis ozellikle dermal
papilla uclarinda odemlidir. Kan damarlari genis ve kivrintilidir,
duvarlari incelmistir ve cok kucuk segmentler halinde epidermis bazal
membranina temas ederler. Bu damarlar etrafinda ve papiller dermiste az
miktarda notrofil bulunabilir. Eozinofiller ve plazma hucreleri yoktur
veya cok nadirdir. Genellikle yuzeyel vaskuler pleksus cevresinde orta
derecede yogun bir lenfsitik infiltrat bulunur.
Erken lezyonlarda vaskuler dilatasyon ile epidermise dogru goc eden az
sayida notrofil ve lenfosit gorulur. Pullanma olan yerde granuler
tabaka azalir ve pullanma bolgesi parakeratotik hucre kumeleri
tepelerinde notrofiller bulunacak sekilde parakeratotik hal alir.
Dermal papilla uclarinda kucuk kanamalar olabilir.
Gec lezyonlar genellikle regresyona veya travmaya ugradiklarinda ya da
kismen tedavi edildiklerinde ayirdettirici histolojik tablolarini
kaybederler. Regresyona ugrayan lezyonlarda pullanmalar ortokeratoz ve
parakeratoz karisimindan olusur. Travma rete ridgelerin duzensiz
akantoza ugramasina yol acar. Topikal steroid tedavisinden sonra
notrofillerin miktari azalir. Yuzeydeki ortokeratoz sahalari altinda
granuler tabaka geri doner. Topikal steroidler papiller dermal odemi
azaltir, dermal papilladaki kan damarlari daha az dilate ve incedir.
Kalan histolojik ozellikler psoriazis icin tani koydurucu degildir.
Yuzeyel mantar enfeksiyonlarinin olusturdugu lezyonlar gross ve
mikroskopik olarak psoriazise cok benzer. Bu biyopsi orneklerinin
mantar varligi acisindan PAS boyalariyla taranmasi onerilir.
Eozinofiller bulundugu zaman, psoriatik diatezi olan bir hastada ilâc
reaksiyonu gozden gecirilmelidir. Bu gibi bir karisik infiltrasyon bir
ilâc reaksiyonu bolgesine lokalize Koebner fenomeninde sik gorulur.
Yogun plazma hucresiyle az miktarda eozinofil varligi spiroketler icin
ozel boyalarin yapilmasini ve lupus eritematozus icin immunolojik
calismalarin yapilmasini gerekli kilar. Kronik fotodermatit de
psoriaziform olabilir fakat genellikle lenfoid infiltrat plazma
hucreleri ve eozinofil icerir. Bazi AIDS'li hastalarda psoriazisten
plazma hucrelerinin dermiste bulunusuyla ayrilan psoriaziform bir
dermatit ("AIDS'in psoriaziform dermatiti") olabilir. Epidermisteki
pullanma daha azdir (hasta kasimadigi surece notrofil icermez) ve
lenfositik infiltrasyon, keratinositlerde tek hucre nekrozu,
lenfositlerin karyorektik nekrozu ile ayirdedilir.
Psoriazis vulgarisin HLA-B13, HLA-B17 ve HLA-Cw6 ile birlikteligi
vardir. Erken lezyonlarda lenfositlerin epidermisteki keratinositlere
tutunmasini uyaran ICAM-1 bulunabilir. Lezyonlarin gelisiminde
lenfositler ve lenfokinler rol oynayabilir. Siddetli psoriazisi
olanhastalarda keratinosit yuzeylerinde HLA-DR antikorlariyla, sinif II
doku uyum antijenlerinde pozitiflik tesbit edilmesi bu hastalarda
psoriatik artrit gelisme riskine isaret eder ve bu durum psoriazisli
hastalarin %7 kadarinda gozlenir.
Seboreik dermatit. Seboreik dermatit genel toplumun %3 kadarinda
gorulen, sebebi bilinmeyen, kronik, pullanan, spongiotik ve
psoriaziform bir dermatittir. Hastaligin siddeti cok sik gorulen sacli
derinin minimal kepeklenmesinden, siddetli eritroderma, pullanma ve
aralarinda ates, ishal gibi sistemik semptomlarin bulundugu, sekonder
bakteriyel enfeksiyonlar araciligiyla olume neden olabilen nadir
gorulen Leiner hastaligina (veya yenidoganin eritroderma
deskuamativa'si) kadar genis bir dagilim gosterir. Seboreik dermatit
sacli deri, supraorbital bolgeler, yuz, gogus orta kismi ve
intertriginoz bolgeler gibi sebase follikullerin belirgin oldugu
sahalardaki deriyi etkiler. Bakteri ve mantarlarla ozellikle Candida
albicans ile sekonder enfeksiyon olabilir. Klinik incelemede uniter
lezyon sarimtrak "yagli" gorunumde pullanmasi olan eritemli bir
papuldur. Kasinti siktir.
PATOLOJI. Seboreik dermatitin erken lezyonlari kil follikullerinin
deliklerinde notrofil ve lenfositlerin bulundugu spongiyoza sahiptir
fakat lezyonlarin siddeti arttikca interfollikuler epitele de ilerleme
olur. Yuzeydeki kabuk bir miktar notrofil iceren sivi birikimi
sahalarinin bulundugu parakeratozdan olusur. Epidermal hiperplazinin
sekli psoriazise benzer fakat psoriazise gore spongiyoz daha coktur.
Yuzeydeki kurut icinde siklikla bircok Pityrosporum maya
mikroorganizmasi bulunur.
Etyoloji, genetik faktorler, sebase lipidin karakteri ve deri yuzeyinin
mikrobiyolojik ortamina bagli oldugundan karmasiktir. Topikal
steroidler gibi Pityrosporum ovale (Malassezia ovale)' nin tedavisi de
bir miktar rahatlama saglayabilir. Seboreik dermatitin Parkinson
hastaligi gibi bazi norolojik hastaliklarla ilgi cekici bir beraberligi
de vardir. AIDS'te siddetli bir sebore benzeri dermatit, ilerleyen
immunolojik yetmezligin sik gorulen bir bulgusudur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

cilt hastalıkları - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: cilt hastalıkları   cilt hastalıkları - Sayfa 3 EmptyPerş. Ekim 15, 2009 5:12 pm

PİŞİK

Bebek Bezi ve Pişik
Yeni doğan bebek, tuvalet kontrolünü hayatının ilk dönemlerinde
yapamaz. Bebek idrar ve dışkısını kontrolsüzce dışarı atar. Bu atıklar,
bebeğin son derece hassas olan cildi üzerine, tahriş edici etkiye
sahiptir. Cildin yüzeyindeki ince, koruyucu yağ tabakası, bu nem ve
atıklarca geçilir ve cilt tahriş olur.

Buna fırsat vermemek amacı ile, insanoğlu çok eski devirlerden beri,
bebeklerin altına, atıkları emebilecek ve cildi mümkün olduğunca kuru
tutacak yaprak, toprak ve daha sonraları bezler koymuşlardır. Günümüzde
kağıt bazlı, bir kez kullanımlık bebek bezleri, bu konuda en yaygın
kullanılan çözümdür.

İster kumaş, ister kağıt bezler kullanılsın, zaman zaman bebeklerin
poposunda kendisini parlak kırmızı renk ile gösteren tahriş durumları
ortaya çıkar. Bu tablo pişik olarak adlandırılır. Neyse ki pişikler
çoğunlukla çok ciddi tablolar halinde seyretmez. Bazı basit, temel
koruyucu işlemler, bebeği pişikten veya daha ciddi durumlardan korur.

Kumaş ya da kağıt bezlerin kullanılmasında en önemli konu, sık
değiştirmektir. Kullanılan bez ne zaman ıslanır veya dışkı ile
kirlenirse değiştirilmelidir. Amaç bebeğin altının kuru tutulmasıdır.

Eğer yeteri sıklıkta, bezleri değiştiriyorsanız, başka hiçbir şeye
ihtiyacınız yoktur. Talk pudrası, günümüzde çocuk sağlığı uzmanlarınca
önerilmemektedir. Eğer ille de bir pudra tatbik etmek gerekirse, mısır
nişastası (bu amaca yönelik olarak hazırlanmış) önerilmektedir. Yapılan
bazı çalışmaların, kullanılan pudra zerreciklerinin havada asılı
kaldığı ve solunum ile bebeğin akciğerlerine gittiği, nadir de olsa
pnömoni (akciğerde enfeksiyon, zatüre) yaptığı gösterilmiştir. Yeterli
sıklıkta altı değişen bebeğin, pudraya ihtiyacı yoktur. Özellikle,
büyükanne-babalar torunlarına bol bol pudra serpmek, losyon sürmekten
büyük keyif almaktadırlar. Bu yaklaşım pişiği engellemez. Bazı çocuk
sağlığı uzmanlarına göre, kullanılan pudra ve parfüm içeren bazı
ürünler, aslında bebek cildi için pişiklere neden olabilecek kimyasal
maddeler içermektedir. Bu tür ürünlerin alerjik madde içermediğinden
emin olmalısınız.

Bebeğin, kirli altını temizlemenin en etkin yolu sabunlu su ile
yıkamak, su ile durulamak ve kurulamaktır. Bir çok aile kokulu sabun
veya alkol içeren ürünler kullanırlar. Bu ürünler de pişiklere neden
olabilirler. Pişik görüldüğünde, hemen sadece sabunlu su ile temizliğe
dönülmelidir. Bazı uzmanlar, dışkı yapılmış poponun, içine 1-2 damla
bebek yağı ilave edilmiş ılık su ile hafifçe yıkanmasını
önermektedirler. Bu alan, daha sonra temiz, yumuşak, emici bir bez ile
temizlenir.

Bebeğin altının değişimi sırasında 10-15 dakika süre ile bez
bağlanmadan, bebeğin altının açık olması ve hava ile teması da oldukça
koruyucudur.

Bebeğin altı bağlanırken, mümkün olduğunca bel bölgesinde gevşek bağlanmalı ve havanın bez içinde dolaşması sağlanmalıdır.

Bebeğin altı bağlandıktan sonra naylon bir külot (muşamba) veya
sızdırmayı engelleyici katman koyulmamalıdır. Cildin hava almasını
engellediği gibi nemin de içeride kalmasına neden olarak pişiklerin
oluşumuna neden olur.

Eğer Pişik Varsa

Bebeğin altını sabunlu su ile temizleyin, durulayın ve kurulayın.

Pişik olan bölgeleri, idrar ve dışkıdan korumak için kalın tabakalar
halinde, pişik için eczanelerde satılan kremlerden kullanınız.

Ne Zaman Doktora Gitmeli?

Bütün bebeklerde zaman zaman pişik görülebilir. Bunlar yüzeysel
tahrişlerdir. Yukarıda açıkladığımız basit önlemler ile birkaç gün
içinde geçmiyor ise doktorunuza başvurmalısınız. Pişik ilerledikçe
cilt, daha parlak kırmızı bir renk alır, kasıklar da kızarır, kırmızı
alanlardan odaklanan yuvarlak kırmızı lekeler sağlam ciltte de görülür.
Çok ağrılı hale gelir, kaşıntı olabilir. Özellikle pişik kremlerine
rağmen 3-4 gün devam eden olgularda, maya veya mantar enfeksiyonu
düşünülür. Eğer pişik alanlarında sivilcemsi yapılar, küçük kabarcıklar
görülüyor ise mikrobik enfeksiyonlar düşünülmeli ve hekime gidilmelidir.

Bebek Bezi ve Sağlık

Bebek bezi, bebeğinizin sağlığı açısından size büyük ipuçları verir.
Bebeğin günde kaç kez idrar yaptığını veya dışkılama yaptığını takip
edebilirsiniz.

Bu da size
-Bebeğinizin yeterli su alıp almadığını
-Yeni aldığı besine karşı reaksiyonunu
-Üriner ve sindirim sistemi

sağlığı hakkında bilgi edinmenizi sağlar.

Normalde bebeğin idrar rengi neredeyse renksizdir veya hafif sarıdır.
Alınan besinler, ilaçlar ve bazı hastalıklar idrar renginin değişmesine
neden olur. Özellikle yeni doğan bebekler yeteri kadar su alamıyorlar
ise idrar rengi pembe olabilir. Bunun nedeni ürat kristalleridir. Böyle
durumlarda doktorunuza başvurmalısınız.Doktorunuz bebeğin idrarını test
ederek, renk değişikliğinin susuzluktan mı yoksa başka bir nedenden mi
olduğunu ayırt edecektir.

Bebek bezlerini tuvalete atmayınız. Kullan-at bezlerde mutlaka bebeğinizin cins, kilo ve yaşına göre uygun ürünler kullanınız.

KAYNAK:
Mayo Clinic
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

cilt hastalıkları - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: cilt hastalıkları   cilt hastalıkları - Sayfa 3 EmptyPerş. Ekim 15, 2009 5:12 pm

Saç dökülmesi



Saç Dökülmesi

Hazırlayan : Doç. Dr. Burhan Aksakal
Gazi Üniversitesi Dermatoloji Anabilim Dalı

Saçlar hakkında kısaca bilgi verir misiniz?

Her bir saçın yaşam döngüsü vardır. Bunlar yaklaşık olarak üç yıl ya da
daha fazla süren aktif dönem, hemen bunu izleyen ve birkaç gün süren
geçiş dönemi ve ardından da üç ay kadar devam eden dinlenme dönemidir.
Saçlar günde yaklaşık olarak 1/3 mm uzar. Fizyolojik olarak bir gün
içinde ortalama 100 kadar saç dökülmesi söz konusudur.

Saç dökülmesini tanımlar mısınız?

Saç dökülmesine tıp dilinde alopesi adı verilir. Saçların insan yaşamı
için yaşamsal önemi yoktur ancak çok önemli psikolojik işlevleri
bulunur. Özellikle kadınlarda büyük stres yaratabilir.

Saç dökülmesine yol açan etmenler nelerdir?

Saç dökülmeleri nedbesiz (skarsız) veya nedbeli (skarlı) olabilir.

Skarsız olan alopesilerin en sık görülen nedeni androgenetik alopesi
lerdir. Saçlarda incelmeyle başlayan hastalık erkeklerde daha şiddetli
seyreder. Zemininde ırsi bir yatkınlığın olduğu düşünülmektedir.
Tedavisinde bazı hormonal ilaçlar kullanılır. Halk arasında yanlış
olarak saçkıran adıyla bilinen önemli bir skarsız alopesi nedeni de
alopesi areata dır. Bu hastalığın en sık görülen şeklinde saçlı deride
odaklar halinde saç dökülmeleri vardır. Vücudun savunma sistemlerindeki
yetersizlik sonucunda bazı enfeksiyon odaklarının tetiklemesiyle ortaya
çıktığı düşünülmektedir. Kendiliğinden de düzelebilen hastalığın
şiddetli şekillerinde kortizonlu ilaçlar ve ışık (PUVA) tedavisi
kullanılabilir. Bu hastalıklar haricinde Telogen effuvium denilen aktif
dönemdeki saçların bir anda ve çok sayıda dinlenme dönemine geçmesi ile
gelişen bir tablo vardır. Burada yaygın bir saç dökülmesi olur. Saçlar
3-4 ay içinde incelir ve seyrekleşir. Yenidoğan döneminde ve doğum
sonrasında fizyolojik olarak görülebilir. Bundan başka siddetli
enfeksiyon hastalıkları, ağır seyirli müzmin hastalıklar, büyük cerrahi
girişimler, tiroid bezinin az çalışması, sara hastalığı için kullanılan
ilaçlar, hormonlar ve ağır metaller böylesi bir tabloya neden olabilir.
Tedavisinde bu tabloya yol açan etmenlerin ortadan kaldırılması
esastır. Bunlardan başka demir, protein, çinko eksiklikleri, radyasyon
tedavisi, frengi hastalığı ve mantar hastalıkları skarsız saç
dökülmelerine yol açabilmektedir. Özellikle kadınlarda saçların arkada
topuz yapılması veya güneş gözlüklerinin sürekli olarak bir saç
tutacağı gibi kafada tutulmasının da gerginlik tipi alopesiye neden
olabileceği unutulmamalıdır.

Skarlı alopesilerde ise saç kökü tahrip olduğundan skarsız
alopesilerdeki gibi saçların yeniden gelme olasılığı söz konusu
değildir. Şiddetli yaygın kimyasal veya termal yanıklar, deri
kanserleri, ışın tedavileri, bazı şiddetli mantar enfeksiyonları ile
bazı ciddi dermatolojik hastalıklar sonucunda görülebilirler.

Sonuç olarak ne söylenebilir?

Saç dökülmesi hangi nedene bağlı olursa olsun eğer bir kişi böyle bir
durumdan yakınıyor ise hiç paniğe kapılmadan bir Deri Hastalıkları
(Dermatoloji=Cildiye) uzmanına başvurmalıdır. Bazen çözümün çok basit
olabileceği unutulmamalıdır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

cilt hastalıkları - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: cilt hastalıkları   cilt hastalıkları - Sayfa 3 EmptyPerş. Ekim 15, 2009 5:13 pm

SAÇ DÖKÜLMESİ:ALOPESİ

TANIM:

Saç dökülmesine tıp dilinde alopesi adı verilir. Saçların insan yaşamı
için yaşamsal önemi yoktur ancak çok önemli psikolojik işlevleri
bulunur. Özellikle kadınlarda büyük stres yaratabilir.Her bir saçın
yaşam döngüsü vardır. Bunlar yaklaşık olarak üç yıl ya da daha fazla
süren aktif dönem, hemen bunu izleyen ve birkaç gün süren geçiş dönemi
ve ardından da üç ay kadar devam eden dinlenme dönemidir. Saçlar günde
yaklaşık olarak 1/3 mm uzar. Normal şartlarda, her gün yaklaşık olarak
kafamızdaki saçlardan 50-100 arasında saç telini kaybederiz. Anormal
saç dökülmesi durumlarında ise bu sayı artar ve taraklarınızda, banyo
ve lavabo giderlerinde ve elbiselerinizde aşırı miktarda saç
biriktiğini görürsünüz.

NEDENLER:
Saç dökülmeleri nedbesiz (skarsız) veya nedbeli (skarlı)
olabilir.Skarsız olan alopesilerin en sık görülen nedeni
androgenetik(Erkeklik hormonuna bağlı) alopesi lerdir. Saçlarda
incelmeyle başlayan hastalık erkeklerde daha şiddetli seyreder.
Zemininde ırsi bir yatkınlığın olduğu düşünülmektedir. Tedavisinde bazı
hormonal ilaçlar kullanılır. Halk arasında yanlış olarak saçkıran
adıyla bilinen önemli bir skarsız alopesi nedeni de alopesi areata dır.
Bu hastalığın en sık görülen şeklinde saçlı deride odaklar halinde saç
dökülmeleri vardır. Vücudun savunma sistemlerindeki yetersizlik
sonucunda bazı enfeksiyon odaklarının tetiklemesiyle ortaya çıktığı
düşünülmektedir. Kendiliğinden de düzelebilen hastalığın şiddetli
şekillerinde kortizonlu ilaçlar ve ışık (PUVA) tedavisi kullanılabilir.
Bu hastalıklar haricinde Telogen effuvium denilen aktif dönemdeki
saçların bir anda ve çok sayıda dinlenme dönemine geçmesi ile gelişen
bir tablo vardır. Burada yaygın bir saç dökülmesi olur. Saçlar 3-4 ay
içinde incelir ve seyrekleşir. Yenidoğan döneminde ve doğum sonrasında
fizyolojik olarak görülebilir. Bundan başka siddetli enfeksiyon
hastalıkları, ağır seyirli müzmin hastalıklar, büyük cerrahi
girişimler, tiroid bezinin az çalışması, sara hastalığı için kullanılan
ilaçlar, hormonlar ve ağır metaller böylesi bir tabloya neden olabilir.
Tedavisinde bu tabloya yol açan etmenlerin ortadan kaldırılması
esastır. Bunlardan başka demir, protein, çinko eksiklikleri, radyasyon
tedavisi, frengi hastalığı ve mantar hastalıkları skarsız saç
dökülmelerine yol açabilmektedir. Özellikle kadınlarda saçların arkada
topuz yapılması veya güneş gözlüklerinin sürekli olarak bir saç
tutacağı gibi kafada tutulmasının da gerginlik tipi alopesiye neden
olabileceği unutulmamalıdır.
Skarlı alopesilerde ise saç kökü tahrip olduğundan skarsız
alopesilerdeki gibi saçların yeniden gelme olasılığı söz konusu
değildir. Şiddetli yaygın kimyasal veya termal yanıklar, deri
kanserleri, ışın tedavileri, bazı şiddetli mantar enfeksiyonları ile
bazı ciddi dermatolojik hastalıklar sonucunda görülebilirler.

TANI:
a) Hastalığın süresi, başlangıç yaşı, rekürrensler ve yayılım
b) belirtiler( Hastalığın aktivasyondan önce veya saç büyümesi ile eş zamanlı yanma, kaşıntı, karıncalanma )
c) Stress ile şiddetlenme
d) Genetik yatkınlık
c)Fizik muayenedeki yaygın bulgular aşağıdakileri içermelidir:
(1) Oval veya yuvarlak sınırlı, saç kaybı
(2) Kısa, gittikçe sivrilen saçlar etkilenen bölgelerde bulunabilir ( ÜNLEM işareti saçlar )
(3) Tek veya çok sayıda alanlar saçlı deri ve yüzde görülür. Fakat kıllı bölgelerde de görülebilir.
(4) Tüm saçların kaybı ( A. Totalis ) veya tüm vücut kıllarının kaybı ( A. Universalis ) şeklinde olabilir.
(5) Skatris bulunmaz.
(6) Klinik olarak belirgin inflamasyon nadir olmasına rağmen görülebilir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

cilt hastalıkları - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: cilt hastalıkları   cilt hastalıkları - Sayfa 3 EmptyPerş. Ekim 15, 2009 5:13 pm

TEDAVİ:
Başarılı tedavi hastalığın başlangıç yaşına ve yaygınlığına bağlıdır.
Erken çocuklukta başladı ise prognoz kötüdür. Eğer hastada tedaviye
cevap 2-6 ayda alınamazsa başka bir tedavi denenebilir.

1. Cerrahi Olmayan Tedaviler:
Kortikosteroidler,Puva, Topikal Minoksidil, Saç Protezleri,Psikolojik
Destek, Skuarik Asit Dibütilester, Diphenylcyclopropenone, Cyclosporin,
İsoprinosine..Mantara bağlı alopeside 6-12 hafta boyunca ilaç kullanmak
ve bazen şampuan (selenyum sülfit veya ketokonazol içeren) ile tedaviyi
desteklemek gerekebilir.Lokal minoksidil (tansiyon düşürücü bir ilaç)
veya oral finasteride (sadece erkeker için) kullanılabilir.

2. Cerrahi
Seçilmiş vakalarda kısmi saç replasman cerrahisi, Seçilmiş vakalarda
kozmetik tatuaj, Yine saç ekimi denilen yöntemleri ve saçsız bölgenin
ameliyatla alındığı yöntemleri kullananlar vardır.

Mantara bağlı alopeside 6-12 hafta boyunca ilaç kullanmak ve bazen
şampuan (selenyum sülfit veya ketokonazol içeren) ile tedaviyi
desteklemek gerekebilir.

Erkek tipi ve kadın tipi saç dökülmesi gelişen bir çok kadın ve erkek
genelde mutludur ve tedaviye gereksinim duymazlar. Tıbbi tedavi
isteyenler için ise lokal minoksidil (tansiyon düşürücü bir ilaç) veya
oral finasteride (sadece erkeker için) kullanılabilir. Yine saç ekimi
denilen yöntemleri ve saçsız bölgenin ameliyatla alındığı yöntemleri
kullananlar var.

ÖNLEME:
Bazı tür saç dökülmeleri, stesi azaltarak, iyi ve dengeli beslenerek,
saç bakım teknikleri konusunda daha bilinçli davranarak ve saç
dökülmesine nden olan ilaç kullanımından (mümkünse) kaçınarak
engellenebilir. Mantar enfeksiyonlarına bağlı saç dökülmesi; saçları
temiz tutarak ve şapka, tarak gibi malzemeleri baçkaları ile
paylaşmayarak engellenebilir. Erkek tipi alopesi de bazen bazı
ilaçların kullanımı ile engellenebilir.

SONUÇ VE TAVSİYELER:
Saç dökülmesi hangi nedene bağlı olursa olsun eğer bir kişi böyle bir
durumdan yakınıyor ise hiç paniğe kapılmadan bir Deri Hastalıkları
(Dermatoloji=Cildiye) uzmanına başvurmalıdır. Bazen çözümün çok basit
olabileceği unutulmamalıdır.

KAYNAKLAR:
• Bergfeld, WF Redmond, GP.: Andogeneic alopecia. Dermatologic Clinics, 5:491,1987
• Mitchell, A.V. Kruli, EA. (ends); Dermatologic Clinics, 5 (3): 483-603,1987
• Olsen, E.A.: Primary Çare, 16 (3) : 768-787,1989
• Bruke, K.E.: Pastgrad Med. 85 (6): 52-77.
1989
Yazarı Dr. A.Knight
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

cilt hastalıkları - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: cilt hastalıkları   cilt hastalıkları - Sayfa 3 EmptyPerş. Ekim 15, 2009 5:13 pm

seboreik keratoz

Seboreik keratoz, "verruca seborrheica" olarak da bilinen, her iki
cinsteki yasli kisilerde cok sik gorulen benign bir lezyondur.
Lezyonlar keskin sinirli, duz veya kabarik papul ya da plaklar
seklindedir, siklikla et rengi veya hafifce sarimtrak ya da
hiperpigmente gorunumde olurlar. Genellikle kucuk ve birkac mm capli
tumuyle ekzofitik lezyonlardir fakat daha buyuk olculere ulasabilirler.
Siklikla inflamasyon cok azdir fakat kasinabilir ve travma sonucu
inflamasyona ugrayabilirler. Belirgin lenfositik infiltrasyonun
gelistigi bir tipi vardir ve hem epidermis hem de dermisi tutan
tumorler arasinda benign likenoid keratozis basligi altinda
incelenecektir. Lezyonlar govdede ve ekstremitelerin proksimal
kisimlarinda siktir fakat avuc icleri, ayak tabanlari ve agiz mukozasi
disinda herhangi bir yerde olabilir. Bu muhtemelen kil follikulleriyle
bir iliski varligina isaret eder.
PATOLOJI. Lezyonlar genellikle keratinositlerin hucresel atipi
gostermedigi akantotik epidermisten ibarettir. Erken lezyonlarda dahi
lezyonun hemen altindaki papiller dermis sklerotiktir. Seboreik
keratozun en erken lezyonlari rete ridgelerde uzama ve birbirleriyle
baglanma gosterir. Bazal keratinositler hafif ilâ ileri derecede
pigmentedir. Tek bulgu bunlar oldugu zaman tani siklikla "pigmente
retikuler dermatozis" olur. Lezyonlar kalinlastikca papillomatozis veya
daha siddetli akantoz gelisir.Papillomatoz lezyonlarbazan "stucco
keratoz" olarak isimlendirilir ve akantotik tipin keratin yalanci
kistleri bulunmayabilir. Bu yalanci kistler ortokeratin icerirler ve
kalinlasan epidermiste ortokeratin globullerinin kaynasmasindan
olusurlar. Bunlar yalanci kistlerdir zira birbiriyle kaynasan keratin
kitleleri siklikla lezyon yuzeyine ulasan bir kanal olusturur. Seboreik
keratozlar mantar veya bakteriler tarafindan enfekte edilebilir ve
belirgin bir inflamasyon olusur. Erken seboreik keratozlardaki bir
baska histolojik yapi da epidermisteki fokal keratinosit gruplarinin
polaritelerini korumalari nedeniyle bazan "klonal seboreik keratoz"
denilen sekildir. Bu odaklar irrite seboreik keratozlarda veya primer
bir fenomen olarak gelisebilir fakat bunlarin gercek keratinosit
klonlari olduguna dair kesin bir delil yoktur. Keratinosit gruplari
polaritelerini kaybettikleri ve hucresel olarak atipik olduklari zaman
lezyon intraepidermal skuamoz hucreli karsinoma in situ olarak
siniflanir. Pigmente seboreik keratozun bir varyanti da icerdikleri
yogun pigmenti komsu keratinositlere nakledemeyen belirgin uzantili
keratinositlerin varligi nedeniylemelanoakantoma olarak isimlendirilir.
Yasli kisilerde gorulur, beyaz irkta daha siktir, yavas gelisir ve
kendiliginden gerilemesi yoktur.
Ayirici tanida sigiller bulunur. Seboreik keratozlarin cogu histolojik
olarak sigillerden farklidir ve lezyonlarda HPV gosterilemez. Ancak,
inguinal bolgede bulunan histolojik olarak tipik seboreik keratozlarda
gosterildigi uzere HPV iceren komsu condyloma accuminatum'dan gelen
sigil virusuyle enfekte olabilirler. 20 yas altindaki cok genc bir
kiside ayirici tanida epidermal bir nevus de vardir.
Ic organlarinda malign bir hastaligi olan kisilerde akut olarak govde
ust kisminda bazilari garip gorunumlu bircok inflamasyonlu seboreik
keratozlarin cikmasi tartismali bir gozlemdir. Bu durum bazan "Leser ve
Trélat isareti" olarak isimlendirilir ve cesitli mide, akciger, kolon
karsinomlariyla lenfomalara eslik edebilir.
Degos'un soluk hucreli akantomu. Nadir gorulen, duzgun sinirli, benign,
Degos'un soluk hucreli akantomu ("berrak hucreli akantom" olarak da
bilinir) isimli tumor orta ilâ ileri yastaki kisilerde alt
ekstremitelerde soliter bir tumor olarak gorulme egilimi gosterir.
Birden fazla tumor olabilir. Lezyon yuzeyinde siklikla bir pullanma ve
eritem bulunur ve nokta tarzinda kanama noktalari olur.
PATOLOJI. Lezyonun, icindeki keratinositlerin cogunun soluk ya da
seffaf gorundugu, PAS pozitif ve diyastaza direcli yapida, cok keskin
sinirli bir kenar olusturan akantoz zonu vardir. Dermal papillalar
uzerindeki epidermis (suprapapiller tabaka) belirgin olarak
incelmistir. Notrofil iceren bir parakeratotik pullanma vardir. Dermal
papillalardaki kan damarlari belirgin ve ince duvarlidir.
Keratinositlerde nukleer atipi bulunmaz.
Lezyon bircok ozelligi acisindan psoriasize benzer ancak lezyondaki
hucrelerin soluk ya da seffaf sitoplazmali olusu ve cevre epidermisten
keskin bir sinirla ayrilmasiyla farkedilir. Psoriazis daha bazofilik
sitoplazmali hucrelere sahiptir. Temel defekt glikojenin yikiminda bir
fosforilazin eksikligi gibi gorunmektedir1.
Warty diskeratom. Warty diskeratom genellikle bas boyun bolgesinde,
daha seyrek olarak herhangi bir yerde yerlesen, soliter, keratotik,
hafifce verrukoz bir papuldur
PATOLOJI. Lezyonlar suprabazal akantoliz, villoz bazal
tomurcuklanmalar, corps ronds ve grains gibi ozel yapilar gosterir.
Lezyon nisbeten duz olabilir veya dermisten asagiya hafifce
kabarabilir. Siklikla hafif bir dermal lenfositik infiltrasyon bulunur.
Kucuk lezyonlar Grover hastaligindan ayirdedilemez, buyukleri de Darier
hastaligina benzer. Benzer degisikliklerin oldugu kucuk papuller klinik
olarak normal gorunumdeki deri materyallerinde de bulunabilir. Warty
diskeratom tanisi ancak soliter, kasintisiz, birkac milimetre capindaki
lezyonlar icin kullanilmalidir.
Aktinik keratoz. "Senil keratoz" veya "solar keratoz" olarak da bilinen
aktinik keratoz genellikle gunes goren deride pullanmali, eritematoz
bir yama seklinde ortaya cikan, beyaz tenlilerdeki en sik
neoplazmlardan biridir36,38. Lezyonlar hiperpigmente, yaygin ve
birbirine kaynasan sekilde olabilir. Dogrudan dogruya UVB isinlarinin
(ozellikle 280 ile 320 nm dalga boyu araligindaki) birikici dozuna
baglidir. Iyonize edici isinlarin diger sekilleri de benzer keratozlar
olusturabilir. Tersine asiri miktarda inorganik arsenik bilesiklerine
maruz kalan hastalarda da benzer keratozlar ortaya cikar fakat bunlar
gunese maruz kalmayan deride hatta avuc ici ve ayak tabanlarinda bile
gorulurler. Aktinik keratozlar karsinoma in situya ilerleyebilen
devamli bir olayin bir kismidirlar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

cilt hastalıkları - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: cilt hastalıkları   cilt hastalıkları - Sayfa 3 EmptyPerş. Ekim 15, 2009 5:13 pm

PATOLOJI. Lezyonlar dermis epidermis birlesim hattinda duzensiz bir
sekilde hiperkromazi ve nukleus buyumesi seklinde bazal
keratinositlerin buyumesiyle baslar. Daha sonra acikca atipik olan
hucrelerin epidermisin ust tabakalarina cikmasiyla akantoz gelisir.
Deri ekleri uzerindeki ortokeratoz haric olmak uzere parakeratoz ve
hiperkeratoz da gelisir. Ilerlemis lezyonlarda epidermis tumuyle atipik
hucrelerden olusur. Atipik hucreler epidermis kalinliginin tamamini
doldururlar, lezyon da genis olup kil follikulleri ve ter bezi
duktuslarinin cikisini kaparsa yassi hucreli karsinom tanisi daha dogru
olur. Dermiste genellikle asiri solar elastoz vardir; eger bu bulgu
yoksa muhtemelen arsenige bagli keratoz akla gelmelidir.
Aktinik keratozda, suprabazal bolgede primer akantolitik hastaliklari
(Tablo 3) taklit eden bir akantoliz olabilir ancak primer akantolitik
hastaliklarda hucresel atipi ve yuzeyde parakeratotik pullanma
bulunmaz. Pigmente aktinik keratoz atipik keratinositler arasindaki
melanositlerin sayi ve buyuklugunde cok az artis olmasina ragmen bazal
keratinositlerdeki melanin artisi sonucu hiperpigmentasyon gosterir.
Likenoid aktinik keratoz hem epidermis hem de dermisin tutulacagi
bicimde dermiste yogun bir lenfosit ve plazma hucre infiltrasyonuna
sahiptir.Hiperplastik aktinik keratoz siradan ince aktinik keratozlar
ile yassi hucreli karsinoma in situ arasindaki lezyonlari tanimlamak
icin kullanilan bir tabirdir. Buyuk hucreli akantom genellikle yuzeyde
parakeratotik pullanmanin olmadigi ve bazal hucre nukleuslarinin
normalin iki uc kati genisledigi bir aktinik keratoz cesididir.
Aktinik keratoz bir yassi hucreli karsinoma in situdur. Follikul
derinliklerine invazyon veya genis bir sahada follikul sinirlarini
silecek sekilde epidermisin tam kat atipizm gostermesi tumorun ileri
donemlerinin yassi hucreli karsinoma in situnun bulgularidir. Erken
aktinik keratoz ile yassi hucreli karsinoma in situ arasindaki
lezyonlar hucresel atipinin miktari ve epidermisin ne kadarinin
tutulduguna gore uc gruba ayrilabilir. Nisbeten az hucresel atipi
gosteren erken lezyonlar bazal bolgese sinirlidir ve skuamoz
intraepidermal neoplazi (SIN) derece I veya SIN-I seklinde
siniflanirlar. Atipik hucrelerin epidermisin alt yarisini doldurdugu
lezyonlar SIN-II'dir. Tum katlarda atipinin bulundugu ve deri eklerine
dogru "bowenoid aktinik keratoz"un bulundugu lezyonlar yassi hucreli
karsinoma in situ veya SIN-III'tur. Paradoks bir sekilde SIN-III
lezyonlar bazi SIN-I ve SIN-II lezyonlara kiyasla daha uzun sure in
situ donemde kalirlar bu lezyonlardan dermise yassi hucreli karsinom
invazyonu tam kat epidermis atipisi gosterenlerden daha azdir.
UV isinlari nedeniyle tumor baskilayici bir gen olan p53 geninde
mutasyonlar gelisebilir ve gunese maruz kalan deride yassi hucreli
karsinom gelisimi nedenlerinden biri de bu olabilir. Bazi aktinik
keratozlarda da p53'un asiri okundugu gorulebilir ve bu aktinik keratoz
ve yassi hucreli karsinomlarin gelisiminin erken donemlerinde gelisen
bir mutasyonu temsil edebilir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

cilt hastalıkları - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: cilt hastalıkları   cilt hastalıkları - Sayfa 3 EmptyPerş. Ekim 15, 2009 5:13 pm

sedef hastalığı psoriasis hastalarına bilgiler

SEDEF HASTALARI İÇİN BİLGİLER
Sedef, süreklilik gösteren bir hastalıktır. Tedavi edilmezse ömür boyu
sürer, ancak dönem dönem iyileşmeler gözlenir. Bazı ailelerde birden
fazla kişide bu hastalığa rastlanabilir.

Yeni doğan bebekten, yetmiş yaşına kadar her yaşta görülebilir.
Çocuklardaki hastalık ile erişkinlerde ve yaşlılardaki hastalık, farklı
özellikler gösterebilir. Çocuklarda yeni başlamış olduğu için küçük
çaplı ve kırmızı renkli, üzeri kepekli belirtiler görülür. Erişkinlerde
her tür belirti görülmekle birlikte, genellikle çocuklardakilere
benzeyen daha büyük çapta belirtiler vardır. Yaşlılarda ise, hastalık
uzun süreden beri devam ettiği için daha büyük çapta, çocuklardakine
oranla daha soluk renkte ve üzerinde kepekten çok deri kalınlaşması
halinde belirtiler görülür. Ancak hastalığın alevlendiği dönemlerde,
yaşlılarda bile kırmızı ve kepekli belirtiler ortaya çıkar.

Hastalığın alevlenme dönemlerinde mikrobik bir karakter taşıdığı
düşünülmektedir. Ancak sedef, kesinlikle bulaşıcı bir hastalık
değildir. Burada mikrobun tümünden ziyade bazı parçalarının etkili
olduğu sanılmaktadır. Hastaların bir kısmında yüksek sonuç veren ASO
testi, bu grup hastalarda mikrobik kökeni gösterir. Çoğunluğunu
çocukların oluşturduğu bu hastalar antibiyotiklere de iyi yanıt
verirler. İleri yaşlarda ise bazen hastalığın bir grup tansiyon ilacına
bağlı olarak geliştiği veya şiddetlendiği saptanır. Bu durumda tansiyon
ilacının değiştirilmesi gerekmektedir.

Kepeklenmeden çok deri kalınlaşması gösteren hastalarda hücre çoğalması
artmıştır. Bu nedenle, kanser ilacı olarak bilinen ilaçlar
kullanılabilir. Ancak sedef hastalığının kanserle hiç bir ilgisi yoktur.

Küçük çaplı belirtiler vücudun her tarafında dağınık halde bulunurken,
daha büyük çapta olanlar diz, dirsek, avuç içi, ayak tabanı, kuyruk
sokumu bölgelerine yerleşirler. Saç derisi ve tırnaklar da tutulabilir.

Hastalığın çok şiddetli tipleri de vardır. Bazı hastalarda tüm vücut
derisi kırmızı ve kepekli olabilir. Sedefin cerahat birikintisi
gösteren bir başka tipi daha vardır. Cerahat birikintileri yalnızca
avuç içi ve ayak tabanında olabildiği gibi, tüm vücudu da kaplayabilir.
Tüm vücutta yaygın olanında ateş yükselir. Bunlardan başka eklem
ağrıları ve şişliği gösteren bir sedef tipi daha vardır.

Sedef hastalığında diyetin yeri yoktur. Ancak bazı özel balık yağları
hastalara yararlı olabilir. Güneşin azı yararlı, çoğu zararlıdır. Yapay
güneş ışığı veren özel lambalar, dozu ayarlanmak şartıyla tedavide
kullanılmaktadır. Stresin bazen hastalığı kötüleştirdiği bilinir.
Ancak, sedef esas olarak bir"deri" hastalığıdır, yalnızca psikiyatrik
ilaçlarla tedavi edilemez
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

cilt hastalıkları - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: cilt hastalıkları   cilt hastalıkları - Sayfa 3 EmptyPerş. Ekim 15, 2009 5:13 pm

siğil siğillerin tedavisi

Siğiller (Verruka)



Tıp dilinde Verruka olarak adlandırılan siğiller, iyi huylu,
kendiliğinden gerileyebilen deri ve mukoza lezyonlarıdır. Etkeni Human
Papilloma Virus (HPV) adı verilen bir virüs türüdür.


Siğiller en çok 10-20 yaşlar arasında görülür. Bu yaşlar arasındaki
bireylerin yaklaşık %10'unda siğile rastlanmaktadır. Siğilllerin
bulaşıcı özelliği kanıtlanmıştır. Bulaşmada travmanında rolü vardır.
Siğil genellikle basınca uğrayan veya kaşınan yerlerde ortaya çıkar.
Virusler sağlam deriden kolaylıkla geçemezler.

Siğiller biçimlerine göre beşe ayrılır:
1. Verruca vulgaris
2. Verruca plantaris
3. Verruca planus
4. Verruca filiformis
5. Verruca anogenitalis

Verruca vulgaris: Tip 2 ve 4 HPV ile enfekte olma sonucu gelişir. Deri
renginde, hafifçe kırmızı veya pigmente olabilir. Yüzeyi kabadır ve
hafifçe kabuklanma gösterir. En çok çocuklarda rastlanır, çok sayıda
olur. Erişkinlerde genellikle en fazla 3-4 tanedir. Herhangi bir yere
yerleşebilirse de, en çok el ve parmaklarda lokalize olur. Aşırı
manikür ve tırnak yeme sonucu yineleyen travmalar siğil gelişimini
kolaylaştırır.

Verruka plantaris: Bu tip genellikle ayak tabanının basınca uğrayan
yerlerinde lokalize olur. Coğu kez bir ayakta yerleşmiş ve çok
sayıdadır. En çok banyo zemini ve malzemeleri ile spor malzemelerinden
bulaşır. Üzerine basılması ağrıya sebep olur. Bu grubun nasırlardan
ayrılması zor olabilir. Ancak yüzeyi bir bistüri ile kazınırsa,
siğillerde kann veya noktalar halinde kann pigmentinden oluşan siyah
noktalar yada noktalar halinde kanamalar görülür. Nasirlarda buna
rastlanmaz. Siğiller yandan basmakla, nasırlar üzerine basmakla
ağrılıdır.


Verruka planus: Bu tip siğiller 1-3 mm çapında , deriden hafifçe
kabarık, üzeri düz, normal deri renginde veya gri renktedir. En çok
yüz, el sırtları ve alt bacakta lokalize olur.

Verruka filiformis: Genellikle erkeklerde görülür. Bir sap ve bunun
ucunda iplik gibi uzantilar vardir. Yüz, saçli deri, göz kapakları,
burun delikleri, gibi bölgeler özellikle tutulur.

Verruka anogenitalis (Condylomata accuminata): Bu tip, 'veneryal'
(cinsel yolla bulaşan ) bir hastalık olarak kabul edilir. Tek bir
cinsel temas ile infeksiyonun bulaşma şansı %50'dir. Pembe bir lezyon
olarak başlar, geliştikçe büyür ve karnıbahar manzarasını alır.
Gelişmiş lezyon, pembe ile koyu kahverengi arasında herhangi bir renkte
olabilir. Lezyonların yüzeylerindeki yarıklarda cerahatin birikmesi
sonucu, kötü bir koku ortaya çıkar. Herhangi bir basınca uğramayanlar,
karnıbahar görünümünü alır. Kıvrım yerlerinde lokalize olup iki
taraftan basınca uğrayanlar, bu basinç sonucu horoz ibiğine benzer bir
biçim alır.

Tedavi çeşitlerinin bolluğu, siğiller için ideal bir tedavi yönteminin
bulunmadığını gösterir. Spontan olarak iyileşen olgular da vardır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

cilt hastalıkları - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: cilt hastalıkları   cilt hastalıkları - Sayfa 3 EmptyPerş. Ekim 15, 2009 5:14 pm

Sifiliz Frengi

1500'lü yıllardan 1900'lü yılların başına kadar batı dünyasını kasup
kavuran ve dolaşım sistemi ile sinir siteminde kalıcı hrabiyetlere
sebep olan frengi 2. Dünya savaşından sonra keşfedilen güçlü
antibiyotikler sayesinde büyük ölçüde önemini yitirmişken, AIDS
hastalığının yaygınlaşması ve frengi ile HIV enfeksiyonu arasında yakın
ilişki olması nedeni ile yeniden ilgi odağı haline gelmiştir.

Özellikle Kuzey Amerikada görülme sıklığı giderek artmaktadır. Hastalık
Troponema Pallidum adı verilen bir bakteri tarafından yapılır. Yapılan
onca araştırmaya rağmen hala daha bu mikroorganizmayı üretebilecek bir
kültür ortamı bulunamamıştır.

Görülme sıklığı konusunda çok değişken raporlar vardır. Sosyoekonomik
düzeyi düşük topluluklarda daha sıık görülür. A.B.D.'de 100.000'de 16.8
ile 100 arasında görüldüğü bildirilmektedir. Vakaların büyük çoğunluğu
15-30 yaş arasında, birden fazla partneri olan kişilerdir.

Bulaş yolları AIDS ile aynıdır.

En sık heteroseksüel ya da homoseksüel cinsel ilişki ile bulaşır. Bir
diğer bulaşma yolu ise enfekte kan ve kan ürünleri ile temasdır. Birden
fazla kişinin kullandığı iğneler, uyuşturucu bağımlılarında hastalığın
kolayca yayılmasına olanak sağlar. Plasentadan kolaylıkla geçtiği için
hasta bir gebe mikrobu karnındaki bebeğe bulaştırabilir.

Klinik
Hastalık evreler halinde ilerler ve her evrede değişik bulgular verir.
Primer sifiliz: Hastalık etkeni ile temastan sonra genital bölgede
ağrısız bir ülser belirir. Bu lezyona şankr adı verilir. Yine kasık
bölgesindeki lenf düğümlerinde büyüme olur ancak bu lezyonlarda da ağrı
görülmez. Ciddi şiakyet yaratmadığı için hastaların çoğu bu belirtileri
önemsemez. Lezyonlar tedavi edilmediği taktirde 6-8 haftada
kendiliğinden gerileyerek kaybolur.
Sekonder sifiliz: İlk lezyonun görülmesinden 6 hafta- 6 ay sonra
mikroorganizmaların kan yolu ile yayılması sonucu eklemlerde enfeksiyon
başlar. Ciltte döküntüler olur ve bu döküntüler 4-12 hafta içinde
kaybolur. %1 civarında vakada karaciğer iltihabı, böbrek hastalıkları,
menenjit görülebilir.Hastalarda ateş ve boğaz ağrısı olabilir.Genital
bölge civarında nemli, düz condyloma lata adı verilen ve yüksek
bulaştırıcılığa sahip lezyonlar ortaya çıkar. Kısmi saç dökülmesi
nadiren görülebilir. Ağız, boğaz ve vajinada ülserler ortaya çıkabilir.
Latent (sessiz) sifiliz: Tedavi edilmediği taktirde sekonder sifilizin
belirtileri de kendiliğinden kaybolur ve sessiz enfeksiyon halini alır.
Bu durumda hastalık sadece yapılan kan testlerinde saptanabilir. Bu
süre zarfında mikroorganizmalar yavaş yavaş çoğalmaya devam etmektedir.
Latent enfeksiyonun ilk yılı içinde hastaların %25'inde belirtiler
zaman zaman alevlenebilir. Zamen geçtikçe kişinin hastalığı
bulaştırıcılığı giderek azalır.
Tersiyer sifiliz: İlk enfeksiyondan yaklaşık 10 yıl sonra ortaya çıkar.
Hiçbir dönemde tedavi edilmeyen vakaların %35'inde tersiyer sifiliz
ortaya çıkar.Bu 10 yıllık süre AIDS varlığında daha kısa olabilir.
Terisyer bulgular 3 kategoride saptanır:

Kardiyovasküler lezyonlar %10 vakada görülür. Aorta'da balonlaşma, kalp kapakçıklarında yetmezlik vb. gibi bulgular olur.
Nörolojik lezyonlar Göz, beyin zarları gibi sinir sistemi organlarında hasarlar olur
Diğer sistemik lezyonlar Dişler, dişetleri, kas iskelet sistemi, ve iç organlarda lezyonlar görülür.
Tanı
Sifiliz etkeni olan mikroorganizma kültürlerde üretilemediği için
tanıda en yararlı yöntem kan testidir. Kanda yapılan serolojik testleri
ile antijen ve antikorlar aranır. Taze lezyonlardan alınan örneklerin
özel floresanlı mikroskoplar altında incelenmesi ile T.Pallidum
görülebilir. Beyin-omurilik sıvısından örnek alınarak serolojik testler
yapılabilir.

Tedavi
Hangi evrede olursa olsun sifilizin tedavisinde antibiyotikler kullanılır ve takipte antijen titreleri ölçülür.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

cilt hastalıkları - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: cilt hastalıkları   cilt hastalıkları - Sayfa 3 EmptyPerş. Ekim 15, 2009 5:14 pm

SİVİLCE: AKNE VULGARİS

TEMEL BİLGİLER


TANIMLAMA :
Akne ( Sivilce) derideki yağ bezlerinin,erkeklik hormonu (Androjen)
tarafından uyarılması ile oluşan,içi cerahat dolu veya siyah noktalar
ihtiva eden,nadiren nedbe dokusu ile iz bırakarak iyileşen bir deri
hastalığıdır.

Görülme sıkılığı:
Adolesanların yaklaşık 100 %'ü az ya da çok derecede etkilenir ancak, sadece% 15'i doktora başvurur.
Cinsiyet:
Erkek= Kadın (erkeklerde daha ağır seyretme eğilimi vardır.)

BELİRTİ VE BULGULAR
• Kapalı komedonlar (beyaz noktalar)
• Açık komedonlar (siyah noktalar)
• Kızarıklık ve ödemin eşlik ettiği ya da etmediği püstüller (kistler)
• Nedbe dokuları
• Lezyonlar, alın, yanak ve burun üzerinde ortaya çıkar ancak sırt ve göğüs ortasına kadar yayılabilir.

NEDENLERİ
Erkeklik hormonu yağ bezlerinin ucunun siyah noktalarla tıkanmasına yol
açan keratin döngüsünü uyarırlar. Yağ bezlerinin ürettiği peynirsi
madde (sebum) tıkaçın ardında birikmeye başlar.Bakteri varlığında,
biriken muhteva iltihaplanarak sivilce oluşur.

RİSK FAKTÖRLERİ
• Ergenlik çağına giriş.
• Erkek
• Bazı ilaçlar( Doğum kontrol hapları,iodidler, bromidler, lityum, fenitoinler, kortizon)
• Temizleyici kremler, nemlendiriciler, yağlı fondötenleri içeren birtakım yağlı kozmetikler.
• Deri yüzeyinin herhangi bir şekilde kapatılması.
• Sıcak , nemli iklimler


TEDAVİ

GENEL ÖNLEMLER
• Siyah noktalarla tıkanmış alanların boşaltılması
• Temizleme- yumuşak bir sabunla günde birkaç defa hafifçe yıkamak
yüzeyel yağlanmayı kontrol edecektir. Daha sık yıkanması deriyi tahriş
eder.
• Yağsız güneş koruyucuları- bazı tedavi olmayan vakalarda ultraviole
ışınları ile bir miktar iyileşme sağlanmakla birlikte, tedavide
kuilanıjan ilaçlar Ultraviole ile ters etkileşim gösterir. Uzun dönem
Ultraviole ye maruz kalmak kalıcı deri hasarına neden olur.

DİYET
• İyi beslenmeye yönelik öneriler
• Akneyi (Sivilceleri) iyileşlirebilen özel bir diyet tarii
edilmemiştir. Çikolata ve yağlı yiyecekler akneyi(Sivilceleri)
artırmazlar.

HASTANIN EĞİTİLMESİ
• Hastanın aknenin kesin bir tedavisinin olmadığını, tedavilerin sadece
hastalığı ve lezyonları kontrol altına almak için yapıldığını bilmesi
önemlidir.
• Tüm tedavi şekillerinde etkinin ortaya çıkması en az 4 hafta sürer.
• Topikal ajanlar yüzün kızarmasına ve kurumasına sebep olurlar, bu
yüzden bir çok kişinin bu ilaçların kullanımına devam etme konusunda
teşvik edilmesi gerekir.

TERCİH EDİLEN İLAÇLAR
• Özellikle haifi derecedeki sivilcelerde deriye uygulanan krem ve losyonlar en iyisidir.
• Benzoyl peroxide % 5 kuru cilde gece yatarken sürülür.
• Retinoik asid % 0,025 oranlarındaki konsantrasyonlardan başlayarak
gece yatarken kuru cilde sürülür. Jel formu da (Retinojel % 0,025, %
0.05)0 vardır ve oldukça kurutucudur. Başlangıç aşamasında lezyonların
artmasına neden olur.
• Kislik lezyonlara eritromisin yada Klindamisin % 2 solüsyon uygulanması
• Tetrasıklin 250 mg günde dört defa 7-10 gün kullanılması ve dozun en düşük etkin doza kadar azaltılması.

BEKLENEN GELİŞME VE PROGNOZ
Zaman içinde yavaş yavaş iyileşme meydana gelmesi

GEBELİK:
• Akne lezyonlarında remisyon ya da artışa sebep olabilir.

DİĞER NOTLAR
• Akne (Sivilce), genellikle hasta için, doktora ifade ettiğinden daha ciddi bir sorundur
• Akne (Sivilce) zamanla geriler.

KAYNAKLAR
• Fıtzpatrick, T.B., et al.: Color atlas and Synopsis of Clinical Dermatology New York, Mc Graw-HIII. 1983
• Fitzpatrick, TB, et.al (Eds.).: Dermatology in General Medicine . 3
rd ed. New York, McGraw- Hill. 1987. Pochi, P.E, Quan, M: Acne vulgaris
Amer "Fam Phys Monograph, Spring, 1992
Yazarı Dr. D. Andres
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

cilt hastalıkları - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: cilt hastalıkları   cilt hastalıkları - Sayfa 3 EmptyPerş. Ekim 15, 2009 5:15 pm

tırnak sorunları

Şikayet

El veya ayak tırnaklarınız renk değiştirdi, kırılıyor, kalınlaştı,
uçları çatlıyor ya da oyuk oyuk oldu. Ayak tırnaklarınızın etrafında
ağrı, şişme ve kızarıklık da olabilir.

Nedenleri

Onikomikoz (mantar enfeksiyonu) : Tırnağınız kalınlaştı ve sarardı;
tırnak ucuna doğru küçük bir ayrımla bir birikinti oldu. Tedavi
edilmezse, tırnağınızın tümü bölünür, şekli bozulur veya düşebilir.
Mantar sadece yaralanırsanız veya başka bir deri hastalığınız varsa
tırnakları etkiler. Ayak tırnakları enfeksiyonu yaralanma olmadan da
oluşabilir. Kendi kendine tedavi edebilirsiniz veya doktora
gitmelisiniz. El tırnaklarının iyileşmesi 6 aya, ayak tırnaklarının
iyileşmesi 1 – 2 yıl sürebilir.

Tırnak kırılması : Tırnaklarınızda çatlaklar var ve uçları kırılıyor.
Bu acı vermez, iyileşebilir, ama hiçbir zaman geçmez. Tırnak kırılması
kalıtımsal olabilir ve bazen yaralanmayla görülür. Kendi kendine tedavi
yeterlidir.

Kendiniz Ne Yapabilirsiniz?

Ayak tırnağı batıyorsa, ayağınızı 2 çorba kaşığı tuz katılmış ılık suda 15 – 20 dakika kadar tutun.

Tırnakla deri ayrıldıktan sonra tırnakla deri arasına tırnak
büyüyünceye ve deri iyileşinceye kadar birkaç gün küçük bir pamuk ya da
gazlı bez koyun. (Dikkat: Şeker hastasıysanız, dolaşım sistemi
sorunlarınız varsa veya iltihaplanma oluşmuşsa, bu yöntemi uygulamayın.)

El tırnağı batıyorsa, tırnağınızı dümdüz kesin ve köşelerini
yuvarlatmayın. Pamuklu çubukla günde iki kere köşesinden kaldırın ve bu
bölgeyi temiz tutun.

Tırnağı kan oturması: Kağıt atacının ucunu açıp ocakta ısıtın. Elinizi
yakmamak için öteki ucunu tutamaçla tutun. Sıcak ucu bastırmadan
hafifçe tırnağınıza değdirin; kanın dışarıya akması için acıtmayan bir
delik oluşacaktır. Basıncı hafifletmek için bu işlemi tekrar
edebilirsiniz.

Mantar enfeksiyonu: Yıkandıktan sonra el ve ayaklarınızı iyice
kurulayın. Saç kurutma makinesini en az sıcaklığa getirerek tırnağı
kurutun. Mümkün olduğu kadar çıplak ayakla gezin; sentetik çorap ve
ayakkabından uzak durun. Bulaşık yıkarken, temizlik yaparken veya
elinizi suya veya kimyasallara sokacağınız zaman pamuklu lateks veya
lastik eldiven kullanın. Reçetesiz satılan ilaçlar çoğu kez işe yaramaz.

Tırnak kırılması: Renksiz oje sürün. Ojeyi çok sık çıkartmayın.
Temizlik yaparken pamuklu lateks veya lastik eldiven giyin.
Tırnaklarınızın etrafındaki deriye krem sürün.

Dolama söz konusuysa, iltihabı azaltmak içn günde iki defa (5 – 10
dakika) sıcak su banyosu yapın; sonra mantar enfeksiyonuna karşı
antibakteriyel bir ilaç ya da %1’lik gentiyan violet sürün.

Önleme

Tırnaklarınızı temiz tutun. Her hafta düzenli dümdüz kesin. (Aşırı kısa
kesmeyin; parmaklarınızın bitimi kadar olmalılar.) Tırnaklarınızı ve
tırnak derinizi yemeyin, koparmayın ve yırtmayın.

Sık aseton kullanırsanız tırnaklarınızı kurutursunuz. Tırnak
güçlendiricilerinden, takma tırnaklardan ve tırnak derisi alma
aletinden kaçının.

Bunlar tırnakların rengini değiştirir, tırnakları kırar, etraflarındaki
doğal korumayı yok eder ve tırnaklarınızın altında kötü reaksiyonlara
yol açar.

Öteki Nedenler Ayak tırnağının batması Dolama El veya ayak tırnağı yaralanması Sedef hastalığı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

cilt hastalıkları - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: cilt hastalıkları   cilt hastalıkları - Sayfa 3 EmptyPerş. Ekim 15, 2009 5:15 pm

UYUZ :GALE

Küçücük bir canlı 2.500 yıldır insan cildine zarar vermektedir.Fark
edilmesi oldukça zordur ve deride şiddetli bir kaşıntıya sebep olur.Her
yıl dünyada 300 milyondan fazla uyuz vakasının meydana geldiği
bilinmektedir. Hastalık herhangi bir nesilde veya çağda kişisel hijyene
rağmen ortaya çıkabilir.

UYUZ NASIL İLERLER?

Uyuz insan gözüyle görülemeyen mikroskobik bir canlının sebep olduğu
bir hastalıktır.Küçük, yuvarlak vücutlu ve 8 bacaklı olup deride yuva
yapar ve alerjik bir reaksiyona sebep olur.Bunun sonucunda çok acı
veren, şiddetli bir kaşıntı olur ve hasta bütün gece uyuyamaz.Uyuz
herhangi bir kişiden başkasına( bir çocuk, bir arkadaş, bir aile ferdi
olabilir) yakın temastan dolayı geçebilir.Uyuz, daha çok gelir seviyesi
düşük ailelerde, ihmal edilen çocuklarda veya bağışıklığı zayıf olan
kişilerde rastlanır.

Isı ve kokunun cezbettiği canlı;yuva yapmak, yumurtalarını bırakmak ve
dışkısını atmak için üst deri içerisinde tüneller açar.Kurtçuk
yumurtadan çıkar ve derinin yüzeyine doğru hareket eder.Yetişkin
canlılara dönüşmek için deri yüzeyindeki epidermis tabakası içinde
yaşar.Vücuda yayılmadan bir ay geçebilir, kişi bu süre içinde sadece
kaşıntı hissedebilir.

UYUZU NASIL TANIRIZ?

Uyuzun en erken ve en yaygın belirtisi özellikle geceleri ortaya çıkan
kaşıntıdır.Erken ortaya çıkan uyuzda küçük kırmızı kabarcıklar ve
sivilceler görülür.Daha ilerlemiş vakalarda deri kabuklu ve pullu
olabilir.Uyuz çoğunlukla vücudun kıvrım ve çatlaklarında
başlar,özellikle parmaklar arasında, dirsek ve bileklerde, kalça ve
kemer hizasında, kadınlarda meme başında, erkeklerde cinsel organda
görülebilir.Bileziklerin, yüzüklerin altındaki deride saklanırlar veya
tırnakların altında görülebilirler.Çocuklarda daha çok genel bir
kaşıntı vardır.Avuç içi,taban ve saç derisini tutmaksızın bütün vücuda
yayılabilir.Kişi bütün gece kaşıntıdan dolayı uykusunu kaybettiği için
yorgun ve sinirli olabilir.Uyuzla birlikte bakteriyel enfeksiyon da
görülebilir.Çocuklarda, uyuz çoğu zaman özellikle enfeksiyonlarla
beraber olabilir.Bakteriyel enfeksiyonlar öncelikle tedavi
edilmelidir.Uyuz tedavisi bilahare yapılır.Eğer uyuz tamamen tedavi
edilmezse belirli bir süre sonra tekrar ortaya çıkar.

KABUKLANMA VE NORVEÇ UYUZU

Kabuklanmış uyuz; yakınmaların daha yoğun ve döküntülerin yaygın olduğu
bir klinik tablodur.Eller ve ayaklar da dahil vücudun geniş
bölgelerinde görülebilir.Bu kabuklarda binlerce uyuz paraziti ve
onların yumurtaları saklanır, bu da yapılan tedaviyi zorlaştırır.Çünkü
direkt deriye uygulanan medikasyonlar kalınlaşan deriye
etkimeyebilir.Uyuzun bu çeşidi AİDS ve kanser gibi bağışıklık sistemi
zayıf hastalarda en çok meydana gelen tipidir.Bu durum oldukça
bulaşıcıdır.

KESİN TANI

Uyuz çoğu zaman dermatologlar tarafından teşhis edilir.Tüm vücudun sıkı
bir incelenmesi gerekir.Eğer dermatolog teşhis koyamıyorsa, basit ve
ağrısız bir test yapabilir.Test; şüphe duyulan yer üzerine steril
mineral yağdan bir damla damlatılması suretiyle yapılır.Gerilmiş üst
deriden bistüri ile küçük bir parça alınır.Bu parça mikroskobla
incelenir.Teşhis;uyuz mikroplarının ve yumurtalarının bulunması ile
konulmuş olur.Lüzümu halinde deri biopsisi ile de tanı konulabilir.

EN ÇOK TEHLİKEDE OLANLAR KİMLERDİR?

Uyuz etkeni zengin veya fakir, genç veya yaşlı herkese
bulaşabilir.Uyuz, en çok birbiriyle yakın fiziksel temasta
bulunanlarda, özellikle çocuklarda, emziren annelerde ve yaşlı
insanlarda görülür.
Çalışan ailelerin 2 yaşın altındaki çocuklarında risk fazladır.Onları
anneler ve daha büyük kardeşler ve sonrada yakın temasta bulundukları
diğer aile fertleri izler.Bununla birlikte askerler ve erkek mahkumlar,
yaşam şartlarından dolayı hastalıktan çabuk etkilenirler.Huzur ve bakım
evinde kalan yaşlı kişiler de uyuza kolayca yakalanabilirler.Çünkü;

1-Bağışıklık sistemleri zayıftır.,
2-Elbise değiştirmeleri , banyo yapmaları , giysilerini ve kendilerini temizlemeleri zordur.
3-Yaşlılarda farklı hastalıkların da bulunmasından dolayı ayırıcı tanı güç olabilir.

TEDAVİ

Uyuzdan;reçeteyle yazılan %5’lik permethrin kremiyle uygulanan tedavi
sonucu kolay ve çabuk bir şekilde kurtulunabilir.Bu krem yatarken tüm
vücut derisine sürülür ve ertesi günün sabahı yıkanır.Kremin serin
yerde muhafaza edilmesi, kuru cilde sürülmesi ve ciltte 8-14 saat
kalması tavsiye edilir.Tedaviden sonra yeni belirtiler ortaya çıkarsa
bir hafta aradan sonra ikinci bir tedavi daha önerilebilir.
Bir başka tedavi ise %1’lik lindane'dir.Lindane; bebeklerde, küçük
çocuklarda, hamile ve emziren kadınlarda, felçli kişilerde ve diğer
nörolojik hastalıkları olan kişilerde kullanılmamalıdır.
Grup veya aile içindeki her birey kaşıntı olsun veya olmasın tedavi
edilmelidir.Risk altında bulunan toplumun hepsi, bir uyuz salgınını
engellemek açısından tedavi edilebilir.
Bir ailede bulunan bütün bireyler eş zamanlı olarak tedavi
edilmelidir.Toplu olarak ortaya çıkan uyuz vakaları sık denetlemelerle
kontrol altına alınabilir.En etkili yol ise bütün hastaları ve
personeli aynı anda tedavi etmektir.

UYUZ OLDUĞUNUZDA NE YAPABİLİRSİNİZ?

Tedaviye başlamak için en kısa sürede bir dermatoloğa görünün.
Unutmayın;parazitlerden ne kadar rahatsız olursanız olun, uyuz sizin
kişisel temizliğinizin bir yansıması değildir.
* Elbiselerinizi, yatak örtülerini ve havluları sıcak suda yıkayın ve makineyle kurutup kızgın ütüden geçirin.
* Bütün evi elektrikli süpürgeyle temizleyin ve torbasını güvenli bir yere atın.

NE YAPMAMALIYIZ?

* Kesinlikle evde yapılan ilaçları denemeyin.Çamaşır deterjanı kullanmayın.
* Kortizonlu merhemler ve dermatologlar tarafından önerilmeyen kremleri asla kullanmayın.
UYUZ :GALE

Küçücük bir canlı 2.500 yıldır insan cildine zarar vermektedir.Fark
edilmesi oldukça zordur ve deride şiddetli bir kaşıntıya sebep olur.Her
yıl dünyada 300 milyondan fazla uyuz vakasının meydana geldiği
bilinmektedir. Hastalık herhangi bir nesilde veya çağda kişisel hijyene
rağmen ortaya çıkabilir.

UYUZ NASIL İLERLER?

Uyuz insan gözüyle görülemeyen mikroskobik bir canlının sebep olduğu
bir hastalıktır.Küçük, yuvarlak vücutlu ve 8 bacaklı olup deride yuva
yapar ve alerjik bir reaksiyona sebep olur.Bunun sonucunda çok acı
veren, şiddetli bir kaşıntı olur ve hasta bütün gece uyuyamaz.Uyuz
herhangi bir kişiden başkasına( bir çocuk, bir arkadaş, bir aile ferdi
olabilir) yakın temastan dolayı geçebilir.Uyuz, daha çok gelir seviyesi
düşük ailelerde, ihmal edilen çocuklarda veya bağışıklığı zayıf olan
kişilerde rastlanır.

Isı ve kokunun cezbettiği canlı;yuva yapmak, yumurtalarını bırakmak ve
dışkısını atmak için üst deri içerisinde tüneller açar.Kurtçuk
yumurtadan çıkar ve derinin yüzeyine doğru hareket eder.Yetişkin
canlılara dönüşmek için deri yüzeyindeki epidermis tabakası içinde
yaşar.Vücuda yayılmadan bir ay geçebilir, kişi bu süre içinde sadece
kaşıntı hissedebilir.

UYUZU NASIL TANIRIZ?

Uyuzun en erken ve en yaygın belirtisi özellikle geceleri ortaya çıkan
kaşıntıdır.Erken ortaya çıkan uyuzda küçük kırmızı kabarcıklar ve
sivilceler görülür.Daha ilerlemiş vakalarda deri kabuklu ve pullu
olabilir.Uyuz çoğunlukla vücudun kıvrım ve çatlaklarında
başlar,özellikle parmaklar arasında, dirsek ve bileklerde, kalça ve
kemer hizasında, kadınlarda meme başında, erkeklerde cinsel organda
görülebilir.Bileziklerin, yüzüklerin altındaki deride saklanırlar veya
tırnakların altında görülebilirler.Çocuklarda daha çok genel bir
kaşıntı vardır.Avuç içi,taban ve saç derisini tutmaksızın bütün vücuda
yayılabilir.Kişi bütün gece kaşıntıdan dolayı uykusunu kaybettiği için
yorgun ve sinirli olabilir.Uyuzla birlikte bakteriyel enfeksiyon da
görülebilir.Çocuklarda, uyuz çoğu zaman özellikle enfeksiyonlarla
beraber olabilir.Bakteriyel enfeksiyonlar öncelikle tedavi
edilmelidir.Uyuz tedavisi bilahare yapılır.Eğer uyuz tamamen tedavi
edilmezse belirli bir süre sonra tekrar ortaya çıkar.

KABUKLANMA VE NORVEÇ UYUZU

Kabuklanmış uyuz; yakınmaların daha yoğun ve döküntülerin yaygın olduğu
bir klinik tablodur.Eller ve ayaklar da dahil vücudun geniş
bölgelerinde görülebilir.Bu kabuklarda binlerce uyuz paraziti ve
onların yumurtaları saklanır, bu da yapılan tedaviyi zorlaştırır.Çünkü
direkt deriye uygulanan medikasyonlar kalınlaşan deriye
etkimeyebilir.Uyuzun bu çeşidi AİDS ve kanser gibi bağışıklık sistemi
zayıf hastalarda en çok meydana gelen tipidir.Bu durum oldukça
bulaşıcıdır.

KESİN TANI

Uyuz çoğu zaman dermatologlar tarafından teşhis edilir.Tüm vücudun sıkı
bir incelenmesi gerekir.Eğer dermatolog teşhis koyamıyorsa, basit ve
ağrısız bir test yapabilir.Test; şüphe duyulan yer üzerine steril
mineral yağdan bir damla damlatılması suretiyle yapılır.Gerilmiş üst
deriden bistüri ile küçük bir parça alınır.Bu parça mikroskobla
incelenir.Teşhis;uyuz mikroplarının ve yumurtalarının bulunması ile
konulmuş olur.Lüzümu halinde deri biopsisi ile de tanı konulabilir.

EN ÇOK TEHLİKEDE OLANLAR KİMLERDİR?

Uyuz etkeni zengin veya fakir, genç veya yaşlı herkese
bulaşabilir.Uyuz, en çok birbiriyle yakın fiziksel temasta
bulunanlarda, özellikle çocuklarda, emziren annelerde ve yaşlı
insanlarda görülür.
Çalışan ailelerin 2 yaşın altındaki çocuklarında risk fazladır.Onları
anneler ve daha büyük kardeşler ve sonrada yakın temasta bulundukları
diğer aile fertleri izler.Bununla birlikte askerler ve erkek mahkumlar,
yaşam şartlarından dolayı hastalıktan çabuk etkilenirler.Huzur ve bakım
evinde kalan yaşlı kişiler de uyuza kolayca yakalanabilirler.Çünkü;

1-Bağışıklık sistemleri zayıftır.,
2-Elbise değiştirmeleri , banyo yapmaları , giysilerini ve kendilerini temizlemeleri zordur.
3-Yaşlılarda farklı hastalıkların da bulunmasından dolayı ayırıcı tanı güç olabilir.

TEDAVİ

Uyuzdan;reçeteyle yazılan %5’lik permethrin kremiyle uygulanan tedavi
sonucu kolay ve çabuk bir şekilde kurtulunabilir.Bu krem yatarken tüm
vücut derisine sürülür ve ertesi günün sabahı yıkanır.Kremin serin
yerde muhafaza edilmesi, kuru cilde sürülmesi ve ciltte 8-14 saat
kalması tavsiye edilir.Tedaviden sonra yeni belirtiler ortaya çıkarsa
bir hafta aradan sonra ikinci bir tedavi daha önerilebilir.
Bir başka tedavi ise %1’lik lindane'dir.Lindane; bebeklerde, küçük
çocuklarda, hamile ve emziren kadınlarda, felçli kişilerde ve diğer
nörolojik hastalıkları olan kişilerde kullanılmamalıdır.
Grup veya aile içindeki her birey kaşıntı olsun veya olmasın tedavi
edilmelidir.Risk altında bulunan toplumun hepsi, bir uyuz salgınını
engellemek açısından tedavi edilebilir.
Bir ailede bulunan bütün bireyler eş zamanlı olarak tedavi
edilmelidir.Toplu olarak ortaya çıkan uyuz vakaları sık denetlemelerle
kontrol altına alınabilir.En etkili yol ise bütün hastaları ve
personeli aynı anda tedavi etmektir.

UYUZ OLDUĞUNUZDA NE YAPABİLİRSİNİZ?

Tedaviye başlamak için en kısa sürede bir dermatoloğa görünün.
Unutmayın;parazitlerden ne kadar rahatsız olursanız olun, uyuz sizin
kişisel temizliğinizin bir yansıması değildir.
* Elbiselerinizi, yatak örtülerini ve havluları sıcak suda yıkayın ve makineyle kurutup kızgın ütüden geçirin.
* Bütün evi elektrikli süpürgeyle temizleyin ve torbasını güvenli bir yere atın.

NE YAPMAMALIYIZ?

* Kesinlikle evde yapılan ilaçları denemeyin.Çamaşır deterjanı kullanmayın.
* Kortizonlu merhemler ve dermatologlar tarafından önerilmeyen kremleri asla kullanmayın.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

cilt hastalıkları - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: cilt hastalıkları   cilt hastalıkları - Sayfa 3 EmptyPerş. Ekim 15, 2009 5:15 pm

ürtiker kurdeşen

Toplumda sık görülen rahatsızlıklardan biri olan kurdeşen bazı
durumlarda gerçekten hem hasta hem de hekim için sorun yaratan
hastalıkların başında gelebilir. Tıp dilinde “ürtiker” diye anılan
kurdeşen iki formda olabilir. Bunlardan ilki şikayetlerin 6 haftadan
kısa sürdüğü akut ürtiker; diğeri ise şikayetlerin 6 haftayı geçtiği
kronik ürtikerdir. Her iki durumda da hastalığın bulguları birbirine
benzese de hastalığın oluşum nedenleri açısından belirgin farklar
vardır.

Hastalığın bulguları arasında kaşıntılı, deriden kabarık, kızarık 0,5cm
ila çok büyük ölçülerde deride plaklar bulunur. Bu plakların bazıları
birleşme eğilimindedir. Plakların sınırlarını net olarak çizmek
herzaman mümkün olmaz. Lezyonlar genellikle birkaç saat içerisinde
solar, yerine başka alanlarda yenileri çıkabilir.

Ayrıca bazı ürtiker vakalarına “anjioödem” dediğimiz tablo da eşlik
edebilir. Anjioödem genelde göz kapaklarında (genellikle tek taraflı),
dudakta, yüzün diğer kısımlarında, kol ve bacaklarda, parmaklarda,
genital bölgelerde oluşabilir. Bunlarda da özellikle şişlik ön
plandadır. Her iki hastalıkta da deriden kabarık olan durumu ortaya
çıkaran şey deri içinde ödem olmasıdır. Anjioödemde derinin alt
tabakaları da olaya iştirak ettiği için şişlik çok ön plandadır.
Şişliğe kaşıntıdan ziyade yanma hissi eşlik edebilir.

Daha önce de bahsedildiği gibi 6 haftadan kısa süreli kurdeşen akut
ürtiker olarak anılır. Bu hastalıkta neden genellikle allerjidir. Bu
allerji de genellikle ağız yolu ile alınan allerjenlerle oluşur. Yani
gıdalar ve ilaçlar akut ürtikerdeki en önemli sebeplerdir. Bunun
dışında çok nadir de olsa solunum yolu ile alınan bazı allerjenler
(örneğin ev tozu akarları) de akut ürtiker yapabilir. Kronik ürtikerin
altında ise allerji pek bulunmaz. Bu hastaların ancak %3-5’ inde
allerji rol oynayabilirler. Bu allerjenler de genel olarak ağız yolu
ile alınan allerjenlerdir (gıdalar...). Bunun dışında bu hastalığın çok
değişik sebepleri olabilir. Bunlar içerisinde otoimmun hastalıklar
(otoimmün tiroidit, sistemik lupus eritematozus vb.), kronik
enfeksiyonlar (tuberküloz, bruselloz vb.), fokal enfeksiyonlar
(sinüzit, diş ve dişeti enfeksiyonları vb.), Helikobacter pylori
enfeksiyonları, bazen hepatitler, bazen bazı kanser türleri vardır. Bu
nedenle bir çok araştırma yapmak gereklidir. Tüm ayrıntılı
araştırmalara rağmen %60-65 vakada hiçbir neden bulunamayabilir. Bu
hastalar da idiyopatik (sebebi bilinmeyen) kronik ürtiker olarak
adlandırılır.

Hastalarda iyi bir hastalık öyküsü sonrası, allerji testlerini içeren
araştırmalar yanında diğer bahsi geçen hastalıkların araştırmaları
yapılmalıdır.

Altta yatan hastalığın tedavisi sonucunda genel olarak ürtiker
kendiliğinden geçer ve tekrar etmez. Ancak sebebi bilinmeyen ürtiker
hastalarında antiallerjik ilaçlardan faydalanılır. Bu hastalarda kalsik
olarak sabahları sedatif olmayan antiallerjikler, akşamları sedatif
antiallerjikler ve H2 reseptör blokerleri birlikte kullanılır. H2
reseptör blokerleri asıl itibari ile mide asiditesini azaltmak için
kullanılan ilaçlardır. Ancak derideki histamin reseptörlerinin % 20
kadarı H2 tipinde olduğu için bu tür ilaçlar bu hastalarda faydalı
olmaktadır. Bunun dışında bunlara cevap vermeyen hastalarda kortizon
dahi kullanılabilir.

Bunlar dışında ayrıca değişik kurdeşen türleri de vardır. Aşağıdaki tabloda bu ürtiker tiplerini görmektesiniz:

Fiziksel ürtiker
Aquajenik ürtiker (su ile temas sonucu oluşan)
Kolinerjik ürtiker (terleme, aşırı efor sonucu oluşan)
Soğuk ürtikeri (soğuk havada oluşan)
Dermografizm (ciltte çizik ile veya kaşınma ile oluşan ürtiker)
Gecikmiş basınç ürtikeri
Solar ürtiker (güneş ışınları ile oluşan)
Vibratuvar ürtiker (vibrasyon yapan aletlerle oluşan)
Herediter ürtiker (ailenin diğer fertlerinde de görülen tip)
Ürtikeryal vaskülit (ürtiker plaklarının 24 saatten uzun sebat ettiği damar iltihabı ile giden tip)
Diğerleri.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

cilt hastalıkları - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: cilt hastalıkları   cilt hastalıkları - Sayfa 3 EmptyPerş. Ekim 15, 2009 5:16 pm

vitiligo

Vitiligo deride renk kaybına uğramış beyaz plaklarla seyreden kronik,
genelde ilerleyici kozmetik problem oluşturan bir deri
hastalığıdır.Vitiligo alanlarında deri beyaz görünürken çevresindeki
bölgeler normal renktedir ve bu bölgelerde cilde rengini veren
melanositlerdeki hasar nedeniyle tüyler ve kıllardada beyazlık
görülür.Renk kaybı olan bölgeler çeşitli büyüklüklerde ve değişik sınır
yapıları içerebilirler.Kimi zaman bir nokta kadar küçükken,kimi zaman
el ayası kadar büyük ve hatta tüm deriyi etkilemiş olabilir.En sık
etkilenen bölgeler ise yüz, dudak, boyun, göğüs, penis, diz, dirsek ve
el sırtlarıdır. Beyaz bölgeler ultraviyole ışınına karşı hassas
olurlar.Güneş yanıklarından, darbelerden sonra yeni vitiligo bölgeleri
gelişebilir.Vitiligo birçok hastalıklarla (diabet, anemi, kanser,
tiroit bezi hastalıkları.......) beraber görülebilir.Görülme sıklığı
toplumda %1-2 arasındadır.Vücudda görülen her beyaz leke vitiligo
anlamına gelmez ayrımın yapılması uzman doktor muayenesini ve wood
lambası diye adlandırılan özel bir ışık muayenesini gerektirir.Kuruluğa
bağlı lekeler, mantar lekeleri, egzema bölgeleri vitiligo ile
karışabilir. Bu hastalık, otoimmun kökenli olup vücuddaki renk yapan
hücrelere karşı vücudun yıkıcı hücrelerinin aktive olmasıyla
başlar.Ailede bulunması, kişide görülme ihtimalini artırabilir ve
özellikle vücudun bağışıklık sisteminin zayıfladığı stres, ameliyat,
hastalık dönemlerinde vitiligonun başlaması ve artması daha olasıdır.
Vitiligo bazen çıktığı bölgelerde sınırlı kalırken bazen ise yayılmaya
ve hatta yeni bölgelerde gelişmeye yönelir.
Tedavi:

Bu kronik hastalık mutlak olarak doktor tarafından takip gerektirir.
Öncelikle hastanın yanlışları yapmayarak hastalığın artışına katkıda
bulunmaması amaçlanır. Güneşe çıkış saatleri hastaların kontrol altına
alınır.15 faktör üstü bir koruyucu hastaya önerilir.Güneşte aşırı
kalmanın doğuracağı sonuçlar hakkında kişiler bilgilendirilir. Lokal
olarak uygun birtakım kremler kısıtlı bölgede vitiligosu olan
hastalarda başlanabilir ve %40-50 etki sağlanabilir. Deriye uygulanan
punch greftle ise bir bölgeden alınan sağlıklı derinin beyaz plaklara
ekimi prensibine dayanıp, her zaman başarılı sonuçlar vermemektedir.
Vitiligonun en etkili tedavisi dünyada ve ülkemizde ancak birkaç
hastanede uygulayabildiğimiz PUVA IŞINI tedavisidir.UVA (320-400nm)
dalga boyundaki ışınlar kısa tedavi aralıklarıyla özel kabinlerde cilde
verilir.Haftada 2-3 seanslık düzenli uygulamalarla oldukça başarılı
sonuçlar elde edilmektedir.Bu tedavi sırasında cilt üzerinde önce
kırmızılık daha sonra kahverengi lekelenmeler ile başlayan rengin geri
dönüşü görülmektedir.%70 hastada olumlu sonuca yani rengin geriye dönüp
beyazlıkların kaybolduğu görülmektedir. Özellikle yüz ve boyun gibi
estetik bölgelerdeki olumlu yanıtlar daha hızlı ve umut vericidir
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

cilt hastalıkları - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: cilt hastalıkları   cilt hastalıkları - Sayfa 3 EmptyPerş. Ekim 15, 2009 5:16 pm

zona

Zoster kelimesi yıllar boyu vücudu saran döküntüleri tarif etmek için
kullanılmıştır. Hastalığı tarif etmek için birçok, renkli terim
kullanılmıştır; Norveçliler 'cehennemden güller kemeri', Danimarkalılar
'cehennem ateşi' olarak isimlendirmişlerdir. Çok ağrılı bir hastalık
olduğu için bu isimler son derece uygundur.


Başlıca Nedenleri

Zona ile suçiçeğinde etkenin aynı virüs (varicella zoster) olmasına
karşın, iki hastalık hastalık birbirinden farklıdır. Zona genellikle
orta yaşın üstündeki insanlarda görülür. Suçiçeği geçirildikten sonra
konak sinir hücrelerinde bekleyen virüsün yeniden aktive olması ile
ortaya çıkmaktadır.


Belirtileri Nelerdir?

En çok hissedilen belirti ağrıdır. Ağrı genelde kuşak şeklinde belirli
bir hat üzerinde kendini gösterir. İlk belirti genellikle deride bir ya
da daha fazla dermatoma uyan bölgede çok şiddetli ağrı veya uyuşma
hissinin duyulmasıdır. Bu ağrı yedi gün devam eder. Ağrı geçtikten
sonra daha yoğun bir biçimde geri dönebilir; arka planda sürekli bir
rahatsızlık vardır ve buna bıçak saplanması tarzında daha kısa süreli
ama daha şiddetli ağrılar eşlik edebilir.
Nasıl Tedavi Edilir?

Zona viral bir hastalıktır ve tedavisi antiviral ilaçların sistemik
uygulanması ile yapılmalıdır. Tedavi ne kadar erken uygulanırsa o kadar
etkili olacaktır. Bu nedenle teşhisin çabuk konulması şarttır.
Valasiklovir eğer erken kullanılırsa (döküntülerin ortaya çıkmasını
takiben ilk 72 saat içinde), ağrı süresini ve şiddetini, döküntü
süresini ve komplikasyon risklerini azaltır ve iyileşme sürecini
hızlandırır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

cilt hastalıkları - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: cilt hastalıkları   cilt hastalıkları - Sayfa 3 EmptyPerş. Ekim 15, 2009 5:16 pm

Zührevi hastalıklar



Zührevi hastalıklar yani cinsel yolla bulaşan hastalıklar çeşitlidir.

1-BEL SOĞUKLUĞU (GONORE)
Gonore isimli mikropun meydana getirdiği cinsel yolla bulaşan bir
hastalıktır.Nadiren olsada cinsel yolla bulaşmaz.Mikroplu havlu,mendil
gibi eşyaların kullanılması ile de bulaşabilir.Mikrop alındıktan sonra
3-7 gün arasında belirti verir.Bazen belirtiisi 12 saat ile 3 ay kadar
da değişebilir.Tedavi edilmezse 3-7 hafta sonra müzminleşir.
Penisten sarı kahverengi çok defada yeşile çalan bir akıntı
olur.Miktarı çok olmazsa bile her idrar yapıştan sonra ve sabahları
kilota bulaşan bir akıntıdır.İdrar çıkış yeri kızarır şişer.İdrar
şikayetleri olur.
Teşhis,akıntının özel metotlar ile alınıp mikroskop altında belsoğukluğu mikrobunun görülmesi ile konur.
Tedavi edilmeyen vakalarda apse sonucu idrar yolunun daralması meydana
gelir.hastalık daha ilerliyecek olursa testise yayılır.Buradaki tohum
hücrelerinin gelişmesini önliyerek kısırlığa neden olur.
Korunma:Her şeyden önce hijen kurallarına uyulmalı.Cinsel temas
sırasında kondom (prezervatif) kullanılmaldır.Şüpheli ilişkilerde
bulunulmamalıdır.
Tedavi.Bir doktor kontrolünde uygun antibiyotik ve gerekli ilaçların
kullanılması ile tedavi olunur.Bu ilaçlar hastalığın şiddetine göre
ağızdan alınan haplar veya kalçadan vurulan iğnelerdir.
Kadınlarda çok defa akıntı olmaz.%20 oranında idrar yanması vardır.tedavisi biraz daha yoğun çaba gerektirir.
Belsoğukluğu mikrobunun kan yoluna geçmesi ile eklam şişmeleri,kalp
kası iltihapları olabilir.Nadiren beyin zarı iltihabı ve Karaciğer
iltihabı yapar.

2-BELSOĞUKLUĞU OLMAYAN AKINTI:
Bu akıntıda bel soğukluğu mikrobu bulunmaz.Mikroplar çok defa
değişiktir.Cinsel yolla geçer.Genç erkeklerde görülür.Bazen
belsoğukluğundan daha ciddidir.Belirtiler 7-24 gün sonra çıkar.Akıntı
olmayabilir.İdrarda yanma ve idrar yolları kaşıntısı vardır.

3-TRİKOMONİASİS:
Trikomona isimli mikroptan ileri gelir.Çok defa kadın vajeninde
bulunur.Mutat cinsel temas ile bulaşır.Eşler arasında bir birlerine
bulaştırma çok sıktır.Akıntıda mikrobun görülmesi ile teşhis konur.
Ekeklerde bazen belirti vermiyebilir.Prostata ve testise yayılacak olursa kısırlık meydana getirme riski olur

4-GENİTAL UÇUK:
Kadın ve erkeklerde sıklıkla görülür.Herpes simplex virusunun meydana
getirdiği bir cilt hastalığıdır.Daha ziyade ağız ve dudak çevresinde
görülür. %5 oranında da genital organlarda bulunur ve cinsel ilişki ile
geçer.
2-10 gün süreden sonra torbalarda ve kadında dış genital organlarda
kırmızı zemin üzerinde içi sıvı dolu bir çok keseciklerden oluşur.
Kasıklarda beze yapar. Tedavide viruslara etkili melhem kullanılması
ile yapılır.

5-YUMUŞAK ŞANKIR:
Gene bir cilt hastalığıdır. Sebebi mikrobiktir. 1-7 gün bekleme
süresinden sonra belirti verir. Penis başında gözükür. Önceleri bir
kızartı halinde başlar. 24 saat içinde kabarır ve yaradan akıntı
başlar. Sonunda bir derin yaraya dönüşür. Yaralar birleşerek daha geniş
bir hal alır. Kasıklarda beze olur. Tedavi uygun antibiyotik kullanımı
ve hijene dikkat etmektir.

6-AIDS (Edinsel bağışıklık yetmezliği)
İlk defa 1981 yılında görülmüştür. HIV isimli virusten ileri
gelmektedir. Seksüel ilişki ile kirli enjektör kullanımı ve kan
nakillerinden geçer. Anneden cenine, kadından erkeğe ve erkekten erkeğe
geçer.
Virus vücuda geçtikten sonra bağışıklık sistemini bozar. Organizma
kendisini koruyamaz hale elir. Yorgunluk, kilo kaybı ateş ve ishal
bulunur. Kasıklarda koltuk altlarında yaygın bezeler olur. Bacaklarda
çeşitli büyüklüklerde mor renkli çürükler meydana gelir. Hastalığın
teşhisi en yaygın olarak kullanılan ELİSA testi ile konur. %95 positif
sonuç verir. Maalesef bugün için belirili bir tedavisi yoktur.

7-FRENGİ:
Mikrobik bulaşıcı bir hastalıktır. Cinsel ilişki ile deri yolu ile
geçer. 2-4 hafta sonra peniste ağrısız bir yara gözükür. Önceleri bir
sivilce şeklinde başlar daha sonra akıntı olur. Penis boyunca ve
torbalara yayılır. Bu yara 1-2 haftada zımba ile delinmiş bir şekil
alır. Derin, sert kenarlı olan bu yara tedavi edilmezse kendiliğinden
iyileşir. Bu frenginin birinci devresidir.
2 ci devre bu yaradan itibaren 6 hafta sonra ortaya çıkar. Daha yaygın
kızarıklıklar vardır. Döküntüler olur. Bu devrede 4 yıl sürebilir.
3 cü devrede yer yer bölgesel tümörler oluşur. Bu tümörler yaygındır. Genital organlarda bulunduğu gibi eklemlerde de bulunur.
Tedavide uygun antibiyotiğin kullanımı ile olur. Günümüzde erken tedevi ile ve frenginin 2-3 cü dönemleri artık olma mamaktadır.

8- İnsan papilloma Virüsü:
Cinsel organlar ve çevresinde siğil benzeri oluşumlara neden olan bu virüs kadınlarda rahim girişi kanserlerine neden olabilir

9- Chlamydial Enfeksiyonlar:
çok sık raslanılır. kadınlarda ve erklerde görülür. Akıntı ve idrar sırasında yanma olur. Bazan hiç bir belirti vermez
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
cilt hastalıkları
Sayfa başına dön 
3 sayfadaki 3 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Forum Güneş :: Sağlık-
Buraya geçin: