Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
En iyi yollayıcılar
Posedon
hava olayları Vote_lcaphava olayları Bar3hava olayları Vote_rcap 
SoaRingEagLe*
hava olayları Vote_lcaphava olayları Bar3hava olayları Vote_rcap 
FG || Admin
hava olayları Vote_lcaphava olayları Bar3hava olayları Vote_rcap 
BeLa
hava olayları Vote_lcaphava olayları Bar3hava olayları Vote_rcap 
ayaz18
hava olayları Vote_lcaphava olayları Bar3hava olayları Vote_rcap 
En son konular
» http://uploaded.to/file/g5s6o7
hava olayları EmptyÇarş. Ara. 23, 2009 11:21 am tarafından FG || Admin

» // SoaRingEagLe // Moderatör Alım Form'u //
hava olayları EmptyPaz Kas. 01, 2009 4:17 pm tarafından FG || Admin

» Bilgisayar Terimleri..
hava olayları EmptyPaz Kas. 01, 2009 4:16 pm tarafından FG || Admin

» Sitemizi Nasıl Buldunuz..
hava olayları EmptyPaz Ekim 25, 2009 4:43 pm tarafından BeLa

» İstek&Şikayet Bölümü
hava olayları EmptyPaz Ekim 25, 2009 2:25 pm tarafından FG || Admin

» Windows Live Messenger 2009
hava olayları EmptyPaz Ekim 25, 2009 12:04 pm tarafından BeLa

» Sarısın Fıkrası
hava olayları EmptyPaz Ekim 25, 2009 12:01 pm tarafından BeLa

» FrmGüneş yarışma Bölümü
hava olayları EmptyPaz Ekim 25, 2009 11:31 am tarafından BeLa

» Photoshop Masteri Alınacak
hava olayları EmptyPaz Ekim 25, 2009 11:25 am tarafından FG || Admin


 

 hava olayları

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Posedon
Albay
Albay
Posedon


Mesaj Sayısı : 585
Rep Puan : 884
Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 30
Nerden : Ziyaretemi Gelcen ??

hava olayları Empty
MesajKonu: hava olayları   hava olayları EmptyPaz Ekim 11, 2009 5:34 pm

hava
olayları





Yıldırım





Yıldırım, bulut ile yer arasındaki elektrik yüklerinin hızlı
boşalması olayı olarak ifade edilmektedir. Atlamanın gerçekleşmesi için, havada
asılı duran bulutlar ile yer arasındaki hava iyi bir iletken olmadığından,
yaklaşık 100.000.000 voltluk bir gerilim oluşması gerekmektedir. Bulutların
yıldırım üretmesi için önce elektrik yükleri ile şarj olması gerekmektedir.
Bulutların şarj olması için fırtına bulutunun yere yakın olan kısmı negatif
yükle yüklenir (Bu durum her zaman için geçerli değildir). Bu arada yer pozitif
yükle yüklenir. Yüklenme hem bulut hem de yeryüzünde birbirine ters kutuplar
olarak gerçekleşir. Aradaki potansiyel farkı artınca yalıtkan olan havanın
delinmesiyle buluttaki veya yerdeki yüksek voltaj deşarj olur. Bu deşarjlarda
2000 ile 200.000 amper arası akım oluşmaktadır. Atmosfer olaylarında bulut ile
bulut arasında oluşan boşalmaya şimşek, bulutla yer arasında oluşan boşalmaya
yıldırım denir.





Yağmur


Sonbahar mevsiminin
gelmesi ile birlikte, sıcak havaların yerini serin ve yağışlı havalar almaya
basladı. Hava durumunu sunan sunucu genelde hava raporunu okurken şöyle der:
"Yarın bazı bölgelerimizde hava sıcaklıkları şöyle olacak ; İstanbul
sağanak yağışlı 20 derece, Ankara çok bulutlu ve sağanak yağışlı 18 derece.
"



Yağmur tabiatın
en önemli ve en yararlı olaylarından birisidir. Eğer yağmur olmasaydı
bitkilerde olmazdı.
Sizlere yağmurun
nasıl oluştuğunu anlatmak istiyoruz. Fakat daha önce konu ile yakından ilgisi
olduğu için bulutlar hakkında bilgi vereceğiz.



İlk
Olarak Bulutlar



Yağmurun ilk habercisi
bulutlardır. Atmosferdeki su buharı yoğunlaşarak bulutları oluşturur. 2 tip
yoğunlaşma vardır.



1-Ani
Soğuma İle Yoğunlaşma:

Yoğunlaşmayı kısa bir cümle ile şöyle tanımlayabiliriz; Su buharının su
tanelerine dönüşmesidir. Yani yeniden sıvı hale geçme olayıdır. Peki
yoğunlaşma ne zaman meydana gelir?
Ya nemli sıcak hava soğuyunca, ya
da nem'e doymuş soğuk hava soğuyunca. Bunu özellikle çok soğuk havalarda çok
sık rastladığımız bir olayla açıklarsak sanırım sizlerde daha iyi anlarsınız. Bahsettiğimiz
gibi çok soğuk havalarda ağzımız açtığımız zaman, ağzımızdan bir duman çıkar.

İşte bu dumanın sebebi ani soğuma ile yoğunlaşmadır. Burada ağzımızdan çikan
nemli sıcak hava, soğuk havayla karşılaşır ve duman şeklinde buhar çıkar.



Şimdi bu olayı
bulutlara tatbik edelim: Nem yüklü bir sıcak hava kütlesi, soğuk hava kütlesi
ile karşılaşıyor. Karşılaşır karşılaşmaz yoğunlaşıyor ve bulutları oluşturuyor.
Bu bulutlar Kümülüs Bulutları ( Küme bulutları ) 'dır. Kümülüs
bulutları genelde karnıbahara benzer. Beyaz renkli, birbirlerinden ayrı büyük
parçalı küme biçimindeki bulutlardır.
Gündüzleri oluşur, geceleri
dağılırlar. Bu bulutlar güzel havanın habercisidirler.



2-Isı
Vermeden Soğuma İle Yoğunlaşma:

Üst katmanlarda basınç düşüktür. Dolayısıyla hava yükseldikçe genleşir
ve genleşme sonucu soğur.
Hava soğurken içindeki su buharı da
yoğunlaşır ve bulutları meydana getirir.



Yoğunlaşmayı
anlattıktan sonra yeniden bulut oluşumuna geri dönelim. Havada
yoğunlaşan su buharı, havadaki toz parçacıklarının üzerinde su damlacıklarını
oluşturur.
Oluşan bu su damlacıkları da birleşerek bulutları meydana
getiriyor. Su damlacıklarının yağmuru oluşturması için çok büyümesi gerekir.
Çünkü bir yağmur damlası, bir bulut damlacığının birkaç bin defa büyüğüdür.



Bulutun
oluşmasına yardımcı olan su damlacıkları başlangıçta çok küçüktür.
Bu nedenle üzerlerine gelen ışığı doğrudan yansıtırlar
ve bulutlar pamuk gibi bembeyaz görünürler. Su damlacıklarının birleşerek
büyüdüklerinden bahsetmiştik. Büyüyüp kalınlaştıkları için gelen ışığı daha az
yansıtmaya başlarlar. Bu sebepten dolayı da özellikle yağmur bulutları gri veya
siyaha yakın bir renk alırlar.



Bazı bulutlar yağmur
getirir, bazı bulutlar ise güzel hava. Değişik bulut türleri vardır. Bunlardan
bazılarını kısa kısa inceleyelim. Belki bundan sonra sizlerde bulutlara bakarak
havanın nasıl olacağı hakkında bir tahminde bulunabilirsiniz.



SIRRÜS
(SAÇAK BULUTLAR ):

Saçak veya kahkül'e benzeyen bir görüntüsü vardır. Bu bulutlar buz
kristallerinden meydana gelmiştir.



SIRROKÜMÜLÜS
BULUTLARI ( YUMAK BULUTLAR ):

Çizgi çizgi görünüşü vardır. Kıyıya vuran dalgaları andırırlar. Güzel hava
habercisidir.



SIRROSTATÜS
BULUTLARI ( TÜL BULUTLARI ):

Güneşin etrafını bir çember gibi çevirmiş sanılır ve bu çember yağmurun
habercisidir.




STRATÜS BULUTLARI ( KATMAN BULUTLAR ):

Gri renkli ve gökyüzüne bir sis katmanı gibi yayılan bulutlardır. Sadece Çise
meydana getirirler, yağmur yapmazlar.




NIMBÜS ( KARA
BULUTLAR):

Bütün bulutlardan daha karanlık bir görüntü oluştururlar. Devamlı yağmur
getirirler.Bulutlar hakkında yeterli bilgiyi verdikten sonra asıl konumuz olan
yağmurun nasıl oluştuğunu açıklamaya geçebiliriz.






RÜZGAR


TANIMI



Sis, görüşü etkileyen önemli bir meteordur. Genel olarak yer yüzünü
kaplayan stratüs (St) bulutu veya yere inmiş stratüs bulutu olarak tanımlanır.
Uluslararası kabul edilen tanıma göre sis, yatay görüşü 1 km'nin altına düşüren yere
yakın hava tabakasında yayılmış küçük su damlacıkları veya kristallerden oluşan
sistemdir. İçinden geçerken nemlilik ve yapışkanlık hissedilir. Sis olayında
yatay görüş mesafesi 1 km'nin
üzerinde olur ise bu durum "Mist" diye adlandırılır.






OLUŞUMU



Sisin oluşması için havadaki su buharının doymuş hale gelmesi gerekir.
Yoğunlaşma çekirdeklerinin üzerinde yoğunlaşmayla oluşan sis
damlacıklarının büyüklükleri 1 µm'den 50 µm - 60 µm' ye kadar farklılıklar
gösterir. Pozitif (+) sıcaklıklarda çoğu damlacıkların çapları 7 - 15 µm,
negatif (-) sıcaklıklarda ise 2 - 5 µm arasında değişmektedir. Hafif
siste damlacık sayısı 1cm³'te 50-100'e yakındır, yoğun siste ise 500-600
arasındadır. -20ºC sıcaklıkta sis genellikle soğumuş su damlacıklarından oluşur,
daha düşük sıcaklıklarda ise buz kristallerine rastlanır. Sis durumunda havanın
bağıl nemi %100'e yakındır, en sık da %95 ila %100 arasında olmaktadır.




Sis yeryüzeyi ile temasta olan bir bulut olduğundan gerek yeryüzünün topoğrafik
yapısı, gerekse sis oluşumunu sağlayan arz yüzeyi ile temas eden havanın soğuma
şekilleri ve yükseklikle sıcaklığın artması (enversiyon) sis oluşumu için
önemli faktörlerdendir. Stratüs bulutları atmosferin alt tabakasının
karakteristikleridir. Şayet orada iyi gelişmiş bir sıcaklık enversiyonu veya
izotermal tabaka var ise ve bu oluşumda enversiyon tabanı toprağa çok yakın
veya toprakta ise aşağılarda hava yeterince nemli bir stratüs tabakası
oluşturacaktır. Stratüs tabakasının tepesi ise enversiyon tabanıdır. Bu nedenle
sis oluşumu ile enversiyon olayını iç içe görmek mümkündür. Sis ve enversiyon
olayının en önemli özelliği, dünya yüzeyi ile temas eden havanın soğuması
sonucunda meydana gelmesidir. Böyle soğumalar:




1- Açık gecelerde giden radyasyondan dolayı yüzeyden ısı kaybı ile,




2- Farklı sıcaklıktaki iki hava kütlesinin temasında sıcak havanın daha soğuk
bir yüzey üzerinde akmasıyla ya da soğuk havanın sıcak bir hava kütlesinin
altına girmesi ile yer yüzeyine doğru meydana gelen ısı kaybıyla,




3- Eğimli bir arazi üzerinde yükselen havanın adyabatik genişlemesinden (yamaç
sisi)dolayı meydana gelir.




Sisin oluşumunda ve devamında rüzgar ve sıcaklığın büyük etkisi vardır.
Türbülanstan meydana gelen düşey karışım sis oluşumunu engelleyen önemli bir faktördür.
Türbülans şiddeti , rüzgar şiddetiyle arttığından , rüzgar belli bir değerden
daha fazla olduğunda, sis dağılabilir veya bir stratüs tabakası haline
dönüşebilir. Ilımlı veya şiddetli rüzgar durumunda sis sadece , eğer yüzey
tabakası hızlı soğursa oluşabilir. Genel olarak sis oluşumu için belli bir
miktar rüzgar esastır.







Sis-Kar Örtüsü İlişkisi:




Buz üzerindeki doyma basıncı su üzerindekinden daha küçük olduğundan kar yüzeyi
üzerindeki şartlar su-damlacıklı sisin oluşumu için uygun değildir. Sıcaklık
düştüğü zaman hava, kar yüzeyi üzerinde su üzerinden daha önce doymaya ulaşır.
Bu durum su buharının havada sis damlacıkları halinde yoğunlaşmasına mani olur.
Eğer kar yüzeyi üzerine gelmeden önce hava kütlesinde su-damlacıklı sis oluşmuşsa
su buharının süblüme olması sisi dağıtır.




Kar üzerinde sis oluşumu için en uygun şart, sıcaklıkların sıfır dereceye yakın
olmasıdır. Bu durumda, su ve buz üzerindeki doyma basınçları arasındaki
fark küçüktür. Bu nedenle sisler, sıcaklığı sıfır dereceye yakın (5 ila -5°C) kar yüzeyleri üzerinde
çok sık meydana gelirler. Hava sıcaklığı -10 ila -15°C'a eriştiğinde basınç
farkı maksimum değerine yükselir, buna uygun olarak kuruma etkisi artar ve bu
durumda kar yüzeyi çok kuvvetli bir dağıtıcı olarak etki yapar.




Kar üzerindeki hava sıcaklığı 0°C'dan
yüksek olduğu zaman kar erir. Eriyen karla temasta olan hava 0°C'lık bir sıcaklığa ve bu
sıcaklıktaki doymaya tekabül eden bir buhar basıncına sahiptir. Kar
üzerinde havadaki buhar basıncı gradyanı, karın hemen üzerindeki bağıl
neme bağlı olarak aşağı veya yukarı doğru olabilir. Eğer su buharı yükseklikle
azalıyorsa eriyen kardan su buharlaşır ve eğer su buharı yükseklikle artıyorsa
kar üzerinde su yoğunlaşır. Bahis konusu gradyan sıfır ise her iki yönde de akı
olmayacaktır.




Hava sıcaklığı 0°C'ın
çok üzerinde olduğu zaman sisler sadece ender durumlarda oluşabilir. Benzer
olarak eriyen kar üzerine gelen sisler belirgin bir dağılma eğilimine sahiptir.
Düşük sıcaklıklarda sisler genellikle su damlacıkları ve buz kristallerinin
karışımından ibarettir. Buzun mevcudiyetinden dolayı dağılma etkisine tabi olan
bu sisler normal olarak kısa sürelidirler. Aşağı yukarı -39°C'dan daha düşük
sıcaklıklarda bütün sisler buz kristallerinden ibarettir. Bu sisler kar
örtüsünden etkilenmezler. Meydana geldikleri zaman uzun süre kalabilirler.
Böyle düşük sıcaklıklarda sıcaklığın günlük değişimi çok küçüktür ve sis birkaç
gün devam edebilir.



GÜNLÜK DEĞİŞİMİ



Bir sis olayının günlük değişiminde önemli bir faktör ısınmadır. Bütün sis
tipleri ısınmayla dağılmaya yönelirler. Bu nedenle sabahın erken saatlerinde
bir maksimum ve öğleden sonra bir minimum olmak üzere sis frekanslarında
belirgin bir günlük değişim vardır.




Adveksiyon sislerinin çoğu nispeten derindir ve derin olanlar (özellikle
okyanuslar üzerinde) günlük ısınmayla kolayca dağılmazlar. Tipik radyasyon
sisleri gayet sığdır ve günlük ısınmadan dolayı kolaylıkla dağılırlar. Kara
üzerinde yüksek sıcaklıklarda günlük değişim fazla olduğundan (sıcak mevsimlerde)
kara sisleri sabahları dağılma eğilimindedirler. Buna karşılık kara üzerinde
düşük sıcaklıkların günlük değişimi az olduğundan (soğuk mevsimlerde) günlük
ısınmanın sonucu kolayca dağılmazlar. Rüzgar ve günlük sıcaklık değişimleri
sisin günlük dağılımında başlıca neden olmakla birlikte diğer meteorolojik
değişkenlerdeki oynamalar ve topoğrafik yapılar, bir yerdeki sis
oluşumunu ve devamını doğrudan ya da dolaylı olarak etkiliyebilir.




Yamaç sisleri genellikle çok derindir ve küçük bir günlük değişim
gösterir.




Okyanuslar üzerinde günlük sıcaklık değişimi çok küçük olduğundan deniz
sislerinin günlük değişimi azdır.






SINIFLANDIRILMASI



Oluşum şekillerine göre genelde sisler üç ana grupta toplanabilir:




I. Kütlesel Sisler (Soğuma Sisleri)




1- Radyasyon Sisi




2- Adveksiyon Sisi




3- Adveksiyon-Radyasyon Sisi




4- Adyabatik Yayılma Sisi (Yamaç Sisi)




II. Cephe Sisi



III.
Buhar Sisleri




1- Göller, Irmaklar ve Bataklıklar Üzerindeki Sis



IV. Deniz Sisi



V. Şehir SisiGörüş mesafesine göre de sisler dört sınıfa
ayrılabilir:




I. Çok Yoğun Sis (Görüş mesafesi 50m.'ye kadar)




II. Yoğun Sis (Görüş mesafesi 50m.-200m. arasında)




III. Mutedil Sis (Görüş mesafesi 200m.-500m. arasında)




IV. Hafif Sis (Görüş mesafesi 500m.-1000m. arasında)






Kütlesel Sisler:



Radyasyon sisi:




Bu tip sisler, rüzgarın olmaması durumunda kara üzerinde gece havanın soğuması
neticesinde oluşurlar. Yeni düşen yağış ve nemli toprak sisin oluşumunu
kolaylaştırır. Radyasyon sisleri en sık sonbaharda gözlenirler. Çünkü bu
mevsimde toprak daha nemli, buharlaşma fazla ve geceler uzun olduğundan hava
epeyce soğuyabilir. Ancak, kışın da bu tip sisleri görmek mümkündür.




Radyasyon sislerinin oluşumlarında topoğrafik yapı da etken olur. Örneğin;
çukur yerlerde (vadilerde) sıkça radyasyon sisi oluşur, çünkü gece boyunca
civar yamaçlardan aşağıya doğru soğuk hava akımı olur. Bu tesir küçük
derelerde bile gözlenebilir, ancak oluşan sisin yüksekliği insan boyunu geçmez.




Radyasyon sisleri daima enversiyonun varlığı ile bağlantılıdır. Yazın
radyasyon sisinin kalınlığı 200m.'yi geçmez. Güneş doğduktan
sonra güneş ışınları zor da olsa sisi delerek yer yüzeyini ısıtmaya
başlar. Bu durumda enversiyon bozulmaya başlar, sis parçalanır ve rüzgar ise
tamamen yok olmasını sağlar. Bunun yanı sıra, kışın havanın rüzgarsız ve
bulutsuz olduğu antisiklonik durumlarda radyasyon sislerinin kalınlığı
1000m.'ye kadar ulaşır ve üst üste birkaç gün kalabilir. Dağılması hava
kütlesinin değişimi ile olur. Radyasyon sislerinin oluşumu için şartlar
şunlardır:



  • Yüksek bağıl nem
  • Bulutsuz gökyüzü
  • Yükseklikle sabit veya artan
    bağıl nem

  • Kararlı tabakalaşma ve zayıf
    rüzgar





Yüksek bağıl nem önemli bir faktör olduğundan radyasyon sisleri soğuk kıtalar
üzerindeki denizsel kökenli durgun havada çok sık olarak meydana
gelir.




Deniz sıcaklığının günlük değişimi karalara nazaran oldukça küçük olduğundan
radyasyon sisleri normal olarak okyanuslar üzerinde oluşmaz.



Adveksiyon sisi:



Adveksiyon sisi soğuk yer yüzeyinin üzerinde sıcak ve nemli hava
kütlesinin yerleşmesi ile oluşur. Soğuk tabana değdiğinde sıcak havanın alt
katları üst katlarına nazaran daha çok soğur. Böylece etkisi sürekli artan bir
sıcaklık enversiyonu oluşur. Yoğunlaşma ve sis oluşumu en alçak hava
katlarından başlar. Adveksiyon sisinin oluşması için uygun şartlar şunlardır:




1- Hava kütlesi ile alttaki yüzey arasında büyük sıcaklık farkı,




2- Orta derecede rüzgar hızı şiddeti (2 - 7 m/sn),




3- Başlangıçta kararlı tabakalaşma,




4- Yükseklikle sabit kalan veya artan özgül nem.




Adveksiyon sisleri bazen binlerce km2.'lik bir alanda gözlenebilir.
Bu tip sisler gün boyunca her an oluşabilir ve günlerce, bazen de haftalarca
kalabilirler. Sisin dağılması için ısı alış-verişinin sona ermesi veya kuvvetli
bir rüzgarın çıkması gerekir. Kara meltemleri etkisiyle kıyıdan uzaklaşır,
rüzgar tersine dönünce deniz meltemleri ile yeniden kıyıya dönebilirler.
Adveksiyon sislerinin frekansları kışın daha büyüktür ve etkiledikleri alan
daha geniştir. Yurdumuzda özellikle Karadeniz bölgemizin kıyı şeridi ile
Marmara'nın Karadeniz'e bakan kıyılarında ilkbahar aylarında sıkça
görülür.



Adveksiyon-Radyasyon
sisi:




Soğuma ve sisin oluşumu adveksiyona ve yayılmaya bağlı olduğunda meydana
gelen sislere Adveksiyon-Radyasyon sisleri denir. Bu tip sisler yükseklik
bakımından güçlü olup, geniş alanları kaplarlar ve havacılıkta büyük tehlike
arzederler.



Adyabatik
yayılma sisi (Yamaç sisi):




Sıcak ve nemli havanın yamaç boyunca yükselirken adyabatik olarak soğumasından
dolayı oluşan bir sis türüdür. Dağ yamaçlarının rüzgar üstü taraflarında daha
sıktır. Yamaç sisi sadece, doymuş havanın tabakalaşması kararlı olduğu zaman
mevcut olabilir. Normal olarak yükseklikle sıcaklık düşer (pozitif lapse-rate).
Hava ne kadar hızlı tepeye hareket ederse soğuma da hızlı olacaktır.



Cephe Sisi:



Cephe üzerinde, ön veya arka kısmında görülen sislerdir. Yağış anında soğuk
hava içindeki sıcak yağmur damlacıklarının soğuyarak su buharını arttırması ve
yoğunlaşarak sis haline dönüşmesi sonucu meydana gelir. Cephe sistemi ile
birlikte hareket eder. Rüzgar hızlanınca sis dağılır ve parçalı bulutları
(Fraktüs) meydana getirir.






Buhar Sisleri:



Soğuk havanın sıcaklığı hava sıcaklığından çok daha yüksek bir su
yüzeyinden geçmesiyle meydana gelen bu tip sislere buhar sisi denir. Böyle
durumlarda suyun sıcaklığına karşılık gelen doymuş buhar basıncı, havanın
aktüel buhar basıncından çok çok büyüktür ve su hızla buharlaşıp sis
oluşacaktır. Buhar sislerinin meydana gelebilmesi için ekstrem sıcaklık
farkları gereklidir. Genelde buhar sisleri sığ olup su yüzeyi üzerinde dağınık
duman kümeleri şeklindedir. Diğer taraftan, yüzey üzerinde belli bir
yükseklikte bir enversiyon altındaki tabaka buhar ile dolduğunda, böyle sisler
oldukça yoğun ve sürekli olabilir. Buhar sislerinin frekansı soğuk mevsim
esnasında Arktik kıyılar boyunca oldukça büyüktür. Bu tip sisler daha çok
sonbaharda görülürler.



Göller, ırmaklar ve
bataklıklar üzerindeki sis:




Soğuk bir hava kütlesinin göller, ırmaklar ve bataklıkların herhangi birinin
üzerine yerleşmesiyle oluşur. Seyrek de olsa, karalarda bu sis türü yağmurdan
hemen sonra oluşabilir.



Deniz Sisi:



Daha ziyade Arktik denizlerde oluşurlar. Bu bölgelerde kar veya buz yüzeyinin
sıcaklığı, su yüzeyinin sıcaklığından nispeten daha düşüktür. Hava kütlesi
buradan su yüzeyine geçince, hızlı bir şekilde buharlaşma başlar ve sis oluşur.



Şehir Sisi:



Şehirlerde sis oluşma şartları çok elverişlidir. Endüstri kuruluşları
tarafından atmosfere büyük miktarda yoğunlaşma çekirdekleri atılmaktadır.
Bundan dolayı da sis, mutlak nemin f<%100 olması durumunda bile
oluşabilmektedir. Yoğunlaşma çekirdeklerinin yanı sıra çeşitli yakıtların
yanması sonucu atmosfere giden su buharının da şehir sislerinin oluşumunda
katkısı vardır. Atmosferde ayrıca toz parçacıkları ve çeşitli partiküllerin
bulunduğu da bilinmektedir. Bütün bunlar bir araya geldiğinde şehir sisinin
karakterini oluşturmaktadırlar (Örneğin; Londra'da oluşan şehir sisi
meşhurdur.).



DAĞITMA YÖNTEMLERİ



Sisin dağılması, havadan su damlacıklarının kaldırılması demektir. Bunun için
çeşitli yöntemler vardır, ancak büyük alanlar üzerindeki sisi dağıtmak pahalıya
mal olur. Günümüzde, sisin lokal olarak dağıtılması konusunda başarılı
çalışmalar yapılmaktadır.




Sisin lokal olarak dağıtılması, hava alanlarında uçakların iniş ve
kalkışlarının güvenini sağlamak için kullanılmaktadır. Bu, limanlar için de
geçerlidir. Dağıtma yöntemleri kısaca özetlenecek olursa:




1- Havayı sis damlacıklarını buharlaştıracak sıcaklığa kadar ısıtmak: Bu metod
pahalı ve az efektiftir.




2- Kuvvetli higroskopik maddelerin (örneğin, CaCl2) sise
püskürtülmesi: Bu higroskopik maddeler havadaki su buharını yutarlar, mutlak
nem azalır, sisin damlacıkları buharlaşır ve kaybolur. Etrafa saçılan
parçacıklar da yere düşmektedir.




3- Sisin mekanik temizlenmesi: Pahalı ve denenmiş bir metotdur. Maliyeti yüksek
olduğu için tercih edilmemektedir.




4- Sisin içersine katı CO2 , AgI veya sıvı propanın
püskürtülmesiyle: CO2 , AgI soğutulmuş bulutu buz parçacıklarından
oluşan buluta çevirir. Bu buluttan yağış düşer, dağılır ve görüş artar.
Uyarılma için AgI çekirdekli uçak jeneratörleri veya yerden fırlatılan özel
roketler kullanılır. Soğutulmuş bulutta katı CO2 ile devamlı
bir uyarılmada 0.3-0.5 km.
kalınlığında saydam koridorlar oluşur. Görünürlüğün arttırılabilmesi için
bugüne kadar yürütülen denemelerde; çok ince deniz tuzunun atmosfere
püskürtülmesi, damlacıkları elektriklendirme, ses veya ses üstü hızlardaki
akustik dalga yayımı, termik rampalar yardımı ile soğuk sıvı veya sıcak hava
püskürtme gibi yöntemler uygulanmıştır. Bu son yöntemlerden biri olan propan
püskürtme, sıcaklığın 0°C'dan düşük
olduğu sisler için (cold fog-soğuk sis) iyi sonuçlar vermektedir. Diğer
reaktörler veya püskürtücüler her türlü sis için kullanılırlar, fakat daha az
etkilidirler. Masraf ve tesisat yönünden çok pahalıya mal olan bu yöntemler,
uçağın kaza yapması sonucu meydana gelen zararlarla karşılaştırılınca bir
dereceye kadar verimli kabul edilebilirler.









KAR


Kar, sıcaklığın 0°C'nin altına düşmesiyle
meydana gelen yağış şekli. Bulutları meydana getiren su buharı
0°C’nin altındaki sıcaklıklarda donar. Bu donma sonucu su buharı iğne şeklinde
buz kristalleri halini alırlar. Bunların birbirlerine birleşmeleri neticesinde
de düzgün altıgen şeklinde kar kristalleri meydana gelir. Kar kristallerinin
bozulmadan yere ulaşmaları için geçtikleri hava tabakalarının sıcaklıklarının
0°C’nin altında olması gerekir. Aksi takdirde yeryüzüne yağmur olarak
yağar.


Çok sayıda kar kristal çeşidi olmasına rağmen
hepsi altı köşelidir. Kar tanelerinin kristal yapıları birbirinin tıpa tıp
aynısı değildir. Mikroskopla büyütülen kar taneleri üzerinde yapılan
araştırmalarda kristal yapıları birbirinin aynı olan iki kar tanesine
rastlanmamıştır. Kar kristalleri üzerinde ilk araştırmaları yapan Amerikalı
Wilson Bentley, gördüğü muhteşem sanat karşısında adeta büyülenmiş ve elli yıl
boyunca sürekli kar kristali resmi çekmiştir. Elde ettiği 6000 resim içinde
kristal yapıları birbirinin aynı olan iki kar tanesine rastlayamamıştır. Daha
sonraları diğer ilim adamlarının sürdürdüğü çalışmalar neticesinde şimdiye
kadar kar tanecikleri arasında aynı büyüklükte, aynı şekilde ve aynı sayıda su
molekülü ihtiva eden iki kristal bile bulunamamıştır.


Çapları 2-4 mm, ağırlıkları ise yaklaşık 0,005 gram olan kar tanecikleri
havanın gösterdiği direnç sebebiyle süzülerek (limit hızla) yere inerler. Bu
inme sırasında tanecikler birbirlerini ittiklerinden yapışmazlar. Özelliklerini
koruyarak yere inerler. Bunlar güneş ışığını
tamamen yansıttıkları için beyaz olarak görülürler. Kar yağışı genellikle hava
sıcaklığı -4°C
ilâ -20°C
arasındayken olur. Bu yağış, sıcaklık sıfırın altında birkaç derece olduğunda
ağır, nemli, ebatları bir santimetreye ulaşan parçalar halinde gerçekleşir.
“Lapa lapa kar yağması” tabiri bu durum için kullanılır. Atmosfer ile
toprağın sıcaklıkları eşit olursa yüzeye ulaşan kar hemen erimez. Toprak sıcaklığı atmosfer
sıcaklığının üzerinde ise, yere düşen kar kısa sürede erir.


Dünya üzerinde bir bölgede, kar yağışı olma ihtimali, o
bölgenin ekvatordan uzaklık ve deniz seviyesinden yüksekliği ile doğru
orantılıdır. Buna rağmen ılıman bölgelerin kara iklimi görülen kısımlarında, ekvatordan
uzaklık ve denizden
yükseklik şartları yeterli durumda olmasa bile, kar yağışı görülür. Yapılan
araştırmalarda bütün yağışların altı veya sekizde birinin kar olarak
gerçekleştiği anlaşılmıştır. Karın, tarım toprağını
koruması ve nemli tutmasında önemi büyüktür. Kar, yeryüzü ve yeraltı su
rezervlerinin ana kaynağıdır.


Kar, -8°C’de, bitkilerin üzerinde
ince bir hava tabakası bırakarak, bu bölgeyi 0°C olacak şekilde örter. Kış
boyunca toprak ve bitkileri donmaktan koruyan kar, ilkbaharda sıcaklığın
artmasıyla eriyerek nehirlere ulaşır. Ayrıca kışın yağan ve dörtte üçü üst
kısımlarda kalan kar, yaz kuraklığına karşı da toprağı ve bitkileri korumuş
olur. Karda bulunan amonyak, kar erimesiyle birlikte toprakta kalır. Bu amonyak,
azot bakterileri tarafından kalsiyum nitrat
gibi azot tuzlarına çevrilerek
bitkilerin azot ihtiyacını karşılar.





HORTUM





Hortum bir dönen rüzgardır. Ağır
ve yoğun fırtına bulutlarından aşağıya doğru uzanırlar. Sıcak havanın hızla
yükselmeye zorlandığı fırtınalı bölgelerde hortumları görebiliriz. Yerde
serbest duran cisimleri veya canlıları hızla yükseğe çekebilirler. Bazı
durumlarda gökten kurbağa yağdı veya balık yağdı gibi hikayeler duyulur,
olaylar görülür. Bunların sebebi hortumlardır. Hortumlar yüzünden göğe
yükselmişler ve tekrar yeryüzüne düşmüşlerdir






ÇIĞ





Çığ, farklı nedenlerden dağdan aşağıya kayan büyük bir kar miktarıdır. Bol kar
yağışı olduğunda, taze kar tabakasının alttaki eski tabakayla iyi kaynaşmaması
sonucu,Rüzgarın kaldırdığı büyük bir kar kitlesinin aşağı inerek alttaki kar
tabakası üzerinde kayması sonucu, Ve bir hayvan veya kayakçının oynak kar
tabakasını çiğneyerek harekete geçirmesi sonucu çığ oluşabilir.



Çığın oluşumuna etki
eden faktörler



Arazi: Eğim ne kadar
fazlaysa, tehlike o kadar büyüktür. Yüzde 30'luk bir eğim çığ oluşumu için
yeterlidir. Gölgede kalan sırtlarda çığ tehlikesi, güneş gören yerlere göre
daha fazladır.



  • Taze kar: Taze kar tabakası ne kadar kalınsa, çığ
    tehlikesi o kadar büyüktür. Kötü hava şartlarından sonra güneşin açtığı
    ilk gün çok risklidir.
  • Fırtına: Kar fırtınası olduğunda, kar tanecikleri
    dönerek uçuşur ve rüzgarsız sırtlarda birikir. Tepe üstlerinde dalga şeklinde
    birikmiş kar, alttaki sırtta çığ tehlikesini gösterir.
  • Kar tabakası: Karın tabaka halinde kaydığı yerlerden
    uzak durmak gerekir. Dipten gelen boğuk sesler de tehlike işaretidir.
  • Isı: Kar yağışından sonra ısı birden düşerse, yeni kar
    tabakası alttakine iyi işleyemez. Hava ısındığında da kar gevşer ve
    tehlike artar. Bu nedenle baharda daha çok çığ olur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
hava olayları
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kültür :: Eğitim :: Ödev Arşivi-
Buraya geçin: